SÂÎ


Results for "SÂÎ"

Islamic Glossary

NESÂİK

(Islamic Glossary) :
Kesilen kurbanlar. Nesîke kelimesinin çoğuludur.Kurbanlarınızı büyük yapınız. Yâhut yağlı yapınız. Muhakkak ki nesâik, sırât üzerindesizin binekleriniz olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Riyâdünnâsihîn)
Islamic Glossary

SÂÎ

(Islamic Glossary) :
Emvâl-i zâhirenin zekâtını toplayan me'mûr; sâime (senenin ekserisini çayırda otlayan)hayvanların ve toprak mahsûllerinin zekâtlarını toplamakla vazîfeli kimse, zekât me'muru.Dört çeşit zekât malından ikisine yâni zekât hayvanları ile topraktan elde edilen mallara(Emvâl-i zâhire) denir. Bunların zekâtlarını sâî toplar. Hükûmet, bu toplanan malları (ve âşir)denilen me'murların yolcu tüccarlardan aldıkları zekâtı beyt-ül- mâl denilen devlet hazînesindesaklayıp, yedi sınıftan herbirine sarf eder. (İbn-i Âbidîn)
Islamic Glossary

SÂİL

(Islamic Glossary) :
İsteyen, yoksul, dilenci.Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:Sâile gelince (onu) azarlayıp koğma. (Duhâ sûresi: 10)
Islamic Glossary

SÂİME

(Islamic Glossary) :
Senenin yarısından fazla, meralarda, kırlarda sırf sütleri alınmak veya üreme ve beslenmeleriiçin otlatılan (koyun, keçi, sığır, manda, at ve deve cinsinden olan), ehlî hayvanlar.Sâime hayvan sayısı nisâb miktârı olduktan (zekât sınırına ulaştıktan) bir yıl sonra zekâtıverilir. Yük taşımak ve binmek için olursa, sâime denilmez ve zekâtı lâzım olmaz. (İbn-iHümâm)Deve, sığır gibi başka cinsten sâime hayvanlar birbirlerine ve diğer ticâret eşyâsınaeklenmezler. (M. Mevkûfâtî)Sâime hayvanlarda; koyunlardan kırk koyunda bir koyun, sığır ve mandalardan otuzsığırdan kırk sığıra kadar, iki yaşına girmiş erkek veya dişi bir buzağı, develerde nisâb(zenginlik ölçüsü) beş olup, birer yaşlarını bitirmiş beş deve için bir koyun z ekât verilir.(Burhâneddîn-i Mergınânî)