dağıtmakdistribuer
dağıtmak verteilen, austeilen, ausgeben, einteilen; ausschenken; spenden; zerstreuen; zertrümmern.
dağıtmakdistribuir
dağıtmakbelav kirin
DAĞITMAK f. 1. Paylaştırmak. 2. Bir yerin düzenini bozmak. 3. Vurup parçalamak. 4. Yayıp uzaklaştırmak. 5. Varlığına son vermek.
DAĞITMAKBir şeyi yahut görevi muhtaç yahut ehil olanlara dağıtmak adaletle yönetmeye ve insanların hukukuna riayet etmeye ya da malın zekat ve sadakasını vermeye delalet eder. Ortalığı yahut düzenli şeyleri gelişigüzel dağıtmak bozgunculuğa ve öykeyle gelecek zaarara delalet eder. (Ayrıca Bakınız; Saçmak.)
dağıtmak/ı/ 1. to scatter; to disperse; to dispel; to dissipate. 2. to distribute; to deal; to dole out, give out, hand out; to dispense. 3. to mess up, disorder, put (something) into disarray, disarray. 4. to cause (something) to break into pieces, cause (something) to disintegrate or spall off; to smash (something) to bits. 5. to dissolve (an organization). 6. print. to distribute (type). Dağıtırım ha! colloq. I´ll smash your face in!