ELİYY


Results for "ELİYY"

Ottoman - Turkish Dictionary

VELİYY-ÜL EMİR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Âmir. Emir veren. Emir sahibi.
Ottoman - Turkish Dictionary

VELİYY-ÜN NİAM

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Nimetler ihsan eden, iyilik eden kimse. * Şeyhülislâm. * Sülâlesinin ileri gelenleri.
Ottoman - Turkish Dictionary

VELİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(C.: Velâyâ) Ermiş kadın, veli kadın.
Ottoman - Turkish Dictionary

VELİYYULLAH

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Allah'ın (C.C.) veli kulu.
Islamic Glossary

VELÎ (El-Veliyyü)

(Islamic Glossary) :
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Mü'minleri seven, onlarayardım eden, işlerini bitiren, sevdiklerini sevmediklerine gâlib, üstün kılan, kâfirleri sevmeyen.Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:Allahü teâlâ mü'minlerin velîsidir. (Âl-i İmrân sûresi: 68)Her Cumâ gecesi el-Veliyyü ism-i şerîfini söyliyenin işleri kolay olur. (Yûsuf Nebhânî)2. Bir çocuğun veya kadının babası yoksa baba tarafından dedesi, yoksa kâdı veya bunlarınvasî tâyin ettikleri kimse.Eskiden müslümanlar dînî nikâhın dört mezhebe uygun yapılmasına çok dikkat ederlerdi.Şâfiî ve Hanbelî ve Mâlikî mezheblerinde nikâhın doğru olması için, birinci şart, bâliğa olankıza da velînin izin vermesi lâzımdır. Velî bu üç mezhebde babadır. Ba ba yoksa, babanın babasıve onun babasıdır. Bunlardan sonra erkek kardeşidir. Bundan sonra, erkek kardeş oğlu, sonraonun oğludur. Sonra amca, sonra amca oğlu ve onun oğludur. (Saîdüddîn Fergânî)3. Vasî. Meyyitin (ölünün) hayatta iken, öldükten sonra namaz keffâreti ve daha başkaişlerini yapması için vasiyyet ettiği kimse veya vârislerden (mîrâsçılarından) biri.Bir kimse, ağır hasta olursa, öldükten sonra namaz keffâreti yapılması için vasiyyet etmesi,velîsinin de bu vasiyyeti yerine getirmesi lâzımdır. (Tahtâvî)4.Allahü teâlânın rızâsını kazanmış sevgili kulu; her şeyi Allahü teâlâ için seven ve her işiO'nun rızâsı için yapan, her an Allahü teâlâ ile bulunan, gafletten uzak kimse, eren. (Bkz.Evliyâ)Bir velî kuluma düşmanlık eden, benimle harb etmiş gibi olur. (Hadîs-ikudsî-Mektûbât)Allah'ın velîleri öyle kimselerdir ki, görüldüklerinde Allah hâtırlanır. (Hadîs-işerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)Farzların birincisi Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmektir. Bundan sonraharamlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri yapmak ve evliyâyı sevmektir. Sevdiği velîdenfeyz gelerek kalbi temizlenir ve Allahü teâlânın sevgisine kavuşur. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)Velîlerin kalbleri, Hakk'ın nazargâhıdır. O kalblere girmiş olanlara da o nazardan nasîberişir. (İmâm-ı Rabbânî)Eğer insanlar velî zâtların kadrini, kıymetini bilip, iyice anlayacak derecede olsalardı, herkeskarşılaştığı bütün insanlara karşı edebli olurdu. Çünkü görünüş îtibâriyle velî de bizim gibi birinsandır ve karşılaştığımız bir kimse de Allahü teâlânın bir velî kulu olabilir. (Dâvûd-iİskenderî)Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için en kısa ve kolay yol; bir velîyi tanıyıp,onun sözlerinden Ehl-i sünnet îtikâdını, ibâdetlerini ve tasavvufun edeblerini kolayca öğrenmekve bunlara uymak ve onu sevmektir. (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)Velî hayatta iken kınındaki kılıç gibidir. Vefât ettikten sonra kınından çıkar, tasarrufu dahakuvvetli olur. (Echûrî)Üç nişan olur velîlerde demiş erbâb-ı dil,Biri ol ki, görenin gönlü ona mâil olur.Onun ikinci nişânı, oldur ki, iyi bil,Her ne dese, dinleyenler, sözüne kâil olur.Üçüncüsüne gelince, cümle a'zâsı onun,Şer' ile âdâb ile her zaman âmil olur.(Erbâb-ı dil: Gönül ehli. Mâil: Meyleden, akan Nişan: Alâmet Kâil olmak: Kabûl etmek,Şer'i din: İslâmiyet. Âdâb: Edebler. Âmil olur: Yapar) (M. Sıddîk Gümüş)