ERKÂN


Results for "ERKÂN"

Ottoman - Turkish Dictionary

TA'DİL-İ ERKÂN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Fık: Namazın bütün rükünleri, esaslarını usulüne uygunca yerine getirerek ve namazın tertib ve düzeninin hakkını vererek kılmak. Meselâ : "Secdeyi sükunetle yerine getirmek ve iki secde arasında "Sübhânallah" diyecek kadar doğrularak oturmak. Kıyamda ve rüku'dan sonraki kıyamda sükunet üzere olmak ve namazın bütün duâlarını dikkatle okumak. Namazın her rüknünü yerine getirmek, acele ile kılmamak" gibi.
Ottoman - Turkish Dictionary

ZİBERKAN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Ay, kamer. Ay ve güneş. * Arap reislerinden bir reisin adı.
Dictionary of Economics

FRANSIZ MERKANTİLİZMİ

(Dictionary of Economics) :
Sınai üretimi geliştirerek ihracat miktarının büyütülmesini ve ithalattan tasarruf sağlanmasını amaçlamıştır. Bu sisteme sınai merkantilizm de denilmektedir. Fransa merkantilist dönemde deniz ticaretinde ve sömürgecilikte fazla bir yarar salayamamıştır. 17. yüzyıl Fransız devlet adamları sınai merkantilizm ile altın ve gümüş stoklarını zenginleştirebileceklerini düşünmüşlerdir. Fransız merkantilizminin en önemli temsilcisi Colbertdir.
Dictionary of Economics

İNGİLİZ MERKANTİLİZMİ

(Dictionary of Economics) :
16., 17. yüzyıllarla 18. yüzyılın başında İngilterede uygulanan iktisat politikasıdır. Diğer adı Ticaret Merkantilizmdir. Bu sistemin hedefi, deniz ticaretinden yararlanarak memleketi zenginleştirmekti. Çıkartılan Deniz Ticaret Kanunu ile deniz aşırı nakliyatı İngiliz gemilerinin monopolüne verilmiştir.
Dictionary of Economics

MERKANTİLİZM

(Dictionary of Economics) :
16. yy. ortalarıyla 177. yy. sonları arasında Batı Avrupada etkinlik kazanan bir ekonomik doktrin. Merkantilizmin doğuşunun temelinde ulusal devletin ortaya çıkması, uluslararası ticaretin gelişmesi ve ticaret sermayesinin güç kazanması bulunmaktadır. Merkantilistlerin üzerinde en çok durdukları konuların başında, bir ülkenin serveti ya da zenginliğiyle dış ticaret bilançosu arasındaki ilişki gelmektedir. Ulusal ekonominin gösterdiği gelişmenin farkına varan merkantilistler, devletin ulusal zenginliği maksimum kılmak amacıyla ekonomik faaliyetlere müdahalesini savunmuşlardır. Bu doktrine göre altın ve gümüş gibi değerli madenler, bir ülkenin siyasi ve ekonomik gücünün başlıca kaynağıdır. Merkantilistler dış ticaret politikasının amacının, hazinenin altın ve gümüş varlıklarını arttırması olduğu görüşünden hareketle, ihracatın özendirilmesi, sanayide yerli hammadde kullanımının sağlanması için, hammadde ihracatının yasaklanması, ithalatın yüksek gümrük ve vergileri ve yasalarla kısıtlanması gibi önlemlerin savunucusu olmuşlardır. Merkantilistler ayrıca güçlü ulusal deniz ticaret filolalarının kurulmasına da büyük önem vermişlerdir. Müdahaleci ve korumacı bir ekonomik politikanın savunucusu olan merkantilist uygulama ve teorideki etkinliği, sanayi devriminin gerçekleştiği 18. yy. sonlarına kadar azalarak sürmüştür.