HİSSE
ŞA'YÂ ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Mûsâ aleyhisselâmın dînini yayıp, Tevrât-ışerîfin hükümlerini bildirdi.Mûsâ aleyhisselâmdan sonra hak yoldan ayrılıp, bozuk yollara sapan İsrâiloğullarıkendilerine gönderilen peygamberlere ya kısa dönemler hâlinde tâbi oldular veya hiç tâbiolmayıp isyân ettiler. Şa'yâ aleyhisselâm, Mûsâ aleyhisselâmın dînini tebliğ et mek üzerepeygamber olarak gönderildi. Şa'yâ aleyhisselâmın peygamberliği Zekeriyyâ, Yahyâ ve Îsâaleyhimüsselâmdan önce idi. Şa'yâ aleyhisselâm, İsrâiloğullarına Allahü teâlânın emirlerinibildirip nasîhat etti. Muhammed aleyhisselâmın geleceğini bildirdi. Şa'yâ aleyhisselâmzamânında, İsrâiloğullarının başında Sudika adlı bir melik vardı. Melik Sudika'nın vefâtındansonra saltanat kavgaları yüzünden birbirine giren İsrâiloğullarına, Şa'yâ aleyhisselâm nasîhattebulundu. Fakat onu dinleyen olmadı. İsrâiloğulları iyice düşman oldular. Nihâyet Şa'yâaleyhisselâmı şehîd ettiler. Böylece Allahü teâlâ tarafından kendilerine gönderilen peygamberidinlemeyip, büyük felâkete düştüler. Daha sonraki yıllarda Bâbil hükümdârı Buhtunnasartarafından yurtları istilâ edildi. (Taberî-İbnü'l-Esîr-Sa'lebî)
ŞEM'ÛN ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğulları'na gönderilen peygamberlerden. İsminin Şemsûn olduğu da bildirilmiştir.Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "Geçmiş zamanda Şem'ûn (Şemsûnaleyhisselâm) adlı bir peygamber vardı. Allahü teâlânın rızâsı için bin ay devamlı cihâdedip, silâhını omuzundan çıkarmadı" buyurdu. Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizinarkadaşları); "Keşke bizim ömrümüz de uzun olsaydı da biz de din uğrunda Allah için cihâdetseydik" dediler. Bunun üzerine Kadr sûresi nâzil olup; "Size verilen Kadir gecesi bin aydandaha hayırlıdır (bu gecenin sevâbı bin ay cihâd etmenin sevâbından çoktur) " buyruldu.(Hadîs-i şerîf-Zeyn-ül-Mecâlis)Îsâ aleyhisselâm ile Muhammed aleyhisselâm arasında yaşamış olan Şem'ûn aleyhisselâm,İncîl ehlindendi. Îsâ aleyhisselâma indirilen henüz bozulmamış İncîl-i şerîfe göre amelederdi.Kavmi ise putlara tapardı. Şem'ûn aleyhisselâm, Allahü teâlâyı inkâr eden ve putlaratapan sapık kavimle cihâd (savaş) edip, onları îmâna çağırdı. Çok güçlü ve cesûr bir kimse olanŞem'ûn aleyhisselâm, tek başına yaptığı gazâlarda çok ganîmet elde etti. Cihâd ederkensusadığı zaman, Allahü teâlâ onun için bir taştan gâyet lezzetli bir su akıtırdı. Kendisine büyükbir güç ve kuvvet verilmişti. Düşmanları onu çeşitli hîlelerle şehîd etmek için çalıştılarsa dabaşarılı olamadılar. (Sa'lebî, Mirhaund)
ŞİT (ŞÎS) ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Âdem aleyhisselâmdan sonra gönderilen peygamber. Âdem aleyhisselâmın oğludur. Babasıvefât edince peygamber oldu. Kendisine elli suhuf kitâb verildi. Şit ismi İbrânice olupArapça'da Allah'ın hibesi (hediyesi) mânâsındadır. Şit yerine Şîs de denilmiş tir.Ebû Zer Gıfârî radıyallahü anh şöyle rivâyet etti. Resûlullaha sallallahü aleyhi ve sellem;"Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ kaç kitap gönderdi?" diye sordum. "Yüz dört kitap gönderdi.Şit'e elli sahîfe indirdi..." buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Hilyet-ül-Evliyâ)Âdem aleyhisselâmın oğullarından Kâbil'in Hâbil'i şehîd etmesinden beş veya otuz senesonra dünyâya gelen Şit aleyhisselâmın alnına son peygamber Muhammed aleyhisselâmın nûruintikâl etti ve onun alnında parladı. Âdem aleyhisselâm, Şît aleyhisselâmı diğer evlâdlarındançok severdi. Bütün evlâdı üzerine onu reîs yaptığı gibi, vefât edeceği sırada bütün yeryüzününhalîfeliğine onu tâyin etti. Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti. Şit aleyhisselâmbabası Âdem aleyhisselâm ile veya kardeşleriyle Kâbe'yi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı.Âdem aleyhisselâmın vefâtından sonra, Şit aleyhisselâma peygamber olduğu bildirilip, vahiygeldi. Allahü teâlâ Şit aleyhisselâma elli suhuf (forma) gönderdi. Şit aleyhisselâma nâzil olanelli suhufta; hikmet ve riyâziye (matematik) ilimleri, kimyâ, simyâ ilmi ve çeşitli san'atlar vedaha pekçok şey bildirildi. Şit aleyhisselâmın dîninin esasları, Âdem aleyhisselâmın bildirdiğidînin esaslarına uygun idi. Şit aleyhisselâm bin şehir kurup sınırlarını tesbit etti. Her şehrinkapısında "Lâ ilâhe İllallah, Âdem Safvetullah, (Safiyyullah), Muhammed Habîbullah" yazılı idi.Şit aleyhisselâmın çocukları ve torunları kurdukları şehirlerde huzûrlu ve mes'ûd yaşadılar.Şam'dan Yemen'e de giden Şit aleyhisselâm, Hâbil'i şehîd ettikten sonra Yemen'e gidipazgınlaşan Kâbil'in çocuklarına ve torunlarına Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Bukavim Şit aleyhisselâmın dâvetini kabûl etmeyip, azgınlık gösterdiler. Şit aleyhisselâm onla r ilecihâd (harb) etti. Bu savaşta kılıç kullandı. Şit aleyhisselâm vefât etmeden önce yerine oğluEnûş'u halîfe tâyin etti. Şit aleyhisselâm vefât ettikten sonra kuvvetli rivâyete göre Minâ'dakimescidin minâresi dibinde medfûn olan Âdem aleyhisselâmın yanına defn edildi.(İbn-ül-Esîr-Taberî, Kisâî, Muhammed Mâsûm)Âdem aleyhisselâm vefât edeceği zaman oğlu Şit aleyhisselâma; "Yavrum! Bu alnındaparlıyan nûr, son peygamber olan Muhammed aleyhisselâmın nûrudur. Bu nûru mü'min, temizve iffetli hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyyette bulun" buyurdu. (AltıparmakMuhammed Efendi)
ŞUAYB ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Medyen ve Eyke ahâlisine gönderilen peygamber. İbrâhim aleyhisselâmın, dînini insanlaratebliğ etti. İbrâhim aleyhisselâmın veya Sâlih aleyhisselâmın neslinden olduğu rivâyet edilir.İsminin Arabça Şuayb, Süryânicede Yesrûb olduğu bildirilmiştir. Mûs â aleyhisselâmınkayınpederidir.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Biz evlâd-ı Medyen'e (neseben) kardeşleri Şuayb'ı (aleyhisselâm) gönderdik. O, onlara,"Ey kavmim! Allahü teâlâyı tevhîd edip (bir olduğuna inanıp) O'na ibâdet edin. O'ndanbaşka ilâhınız yoktur. Alışverişinizde ölçü ve tartıyı noksan etmeyin. Ben zenginlik verefâh içinde olduğunuzu (bu zenginlik ve bolluğa şükretmediğiniz takdîrde elinizdençıkacağını veya bu bolluk içerisinde, ölçü ve tartıda noksanlık yapmanızın size uygunolmadığını) görüyorum. Bu hıyânetiniz sebebiyle kıyâmette Cehennem azâbının (veyadünyâda iken şiddetli bir azâbın) sizi kuşatarak hiçbirinizin kurtulamayacağındankorkarım" dedi. (Hûd sûresi: 84)Azâb emrimiz gelince, Şuayb'a ve onunla olan mü'minlere (rahmetimizle) necât(kurtuluş) verdik ve küfürle nefislerine zulm edenleri (Cebrâil aleyhisselâmın) sayhası(korkunç, heybetli sesi) yakalayıp, evlerinde helâk oldular. (Hûd sûresi: 94)Şuayb aleyhisselâm, Medyenlilerin neseben (soy yoluyla) kardeşleridir. Onlara veEshâb-ı Eyke'ye peygamber gönderilmiştir. (Hadîs-i şerîf-El-Bidâye ven-Nihâye)Arabistan'da Akabe körfezinden Humus vâdisine kadar uzanan Medyen bölgesinde doğupbüyüyen Şuayb aleyhisselâm, azıtıp sapıtan Medyen halkına peygamber gönderildi. İbrâhimaleyhisselâmın dînini tebliğ etti. Putlara tapan Medyen halkı, alışverişte hîl e yapmakta da ilerigitmişlerdi. Şuayb aleyhisselâm, Medyen halkını Allahü teâlâya îmân ve ibâdet etmeye, putlaratapmaktan, alış-verişteki hîlekârlıktan ve diğer azgınlıklarından vazgeçirmeye dâvet etti.Medyenliler, Şuayb aleyhisselâmın dâvetini kabûl etmedikleri gibi, karşı çıktılar. Şuaybaleyhisselâm onları gelecek şiddetli bir azâbla korkuttu. Şuayb aleyhisselâmın peygamberliğiŞam'a kadar duyuldu. Birçok kimse gelerek ona îmân ettiler. Fakat inanmayanlar, îmân etmekiçin gelenlere mâni olmaya çalışıp Şuayb aleyhisselâma çeşitli iftirâlarda bulundular. Şuaybaleyhisselâm ve ona inananları kendi sapık dinlerine dönmedikleri takdirde yurtlarındançıkaracaklarını söyleyip tehdît ettiler. Şuayb aleyhisselâm bu azgın kavmi Allahü teâlâya havâleetti. Allahü teâlâ, Şuayb aleyhisselâma inanmayan ve azgınlıklarına devâm eden Medyen halkıüzerine azâbını gönderdi. Cebrâil aleyhisselâmın bir sayhası (korkunç, heybetli sesi) ve birzelzele onları hakîr ve zelîl kıldı. Hepsi helâk olup, yok oldular. Sanki o beldedeyaşamamışlardı. Şuayb aleyhisselâm ve ona inananlar bu korkunç azâbdan kurtuldular. Şuaybaleyhisselâm kavminin helâk olmasından sonra, Medyen'e yakın, yeşillik, ağaçlık ve bollukiçinde bir şehir olan Eyke ahâlisine, doğru yolu göstermekle vazifelendirildi. Medyen ahâlisininbütün özelliklerini taşıyan Eyke ahâlisi de onun bu dâvetine karşı çıkıp, mûcize istediler.Gösterdiği mûcizeler karşısında birçok kimse îmâna geldi. Ancak pekçok kimse de inanmadı.Allahü teâlâ kıtlık ve kuraklık verdi, yine inanmadılar. Allahü teâlâ, kâfirlerin üzerine azâbolarak gönderdiği buluttan, ateş ve kıvılcımlar yağdırdı. Bütün kâfirler ve onlara âit olan şeyleryanarak helâk oldular. Şuayb aleyhisselâm, Eyke halkının helâk olmasınd an sonra Medyen'eyerleşti. İnananlardan birinin kızı ile evlendi. İki kızı oldu. Kendisi iyice yaşlandı, kızlarıbüyüdü. Gözleri zayıfladı, vücûdu kuvvetten düştü. Bu sıralarda Mûsâ aleyhisselâm Mısır'dançıkıp, Medyen'e geldi. Şuayb aleyhisselâmın hizmetinde bulundu ve kızlarından birisiyleevlendi. Sonra Mısır'a gitti. Mısır'da Mûsâ aleyhisselâmı ziyâret eden Şuayb aleyhisselâm, birmüddet sonra Mekke-i mükerremeye gelip yerleşti. Daha sonra orada vefât edip Zemzemkuyusu ile Makâm-ı İbrâhim arasında Kâbe'nin altınoluk tarafında defnedildi. (İbn-ül-Esîr,Taberî, Nişâncızâde)
UZEYR ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamber veya velî. Mûsâ aleyhisselâmın dîninin hükümleriniİsrâiloğullarına tebliğ etti.Peygamber olup olmadığı Kur'ân-ı kerîmde açıkça bildirilmedi. Babası Şureyha, Hârûnaleyhisselâmın neslindendir. Kur'ân-ı kerîmde, Allahü teâlâ tarafından öldürülüp yüz sene sonratekrar diriltildiği haber verilmiştir.Bu sebepten İsrâiloğulları ona " Allah'ın oğlu" diye iftirâdabulunmuşlardır.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Yâhut o kimse gibisini görmedin mi? O kimse (Uzeyr aleyhisselâm) bir karyeye (beldeye,kendi eski vatanı olan Kudüs'e) uğramıştı. O karyenin ise tavanları çökmüş, onların üzerineduvarları yıkılmıştı. (Uzeyr aleyhisselâm bu hâli görünce pek müteessir olup üzüldü.) Allahüteâlâ bu ölümden sonra nasıl diriltecek diyordu.Bunun üzerine Allahü teâlâ o kimseyi(Uzeyr aleyhisselâmı) yüz sene ölü bıraktı. (Hayattan mahrûm etti. Onun bedenini, yiyecek veiçeceğini insanların ve hayvanların gözlerinden gizledi. Yüz sene sonra) onu (Uzeyraleyhisselâmı) yeniden diriltti. Allahü teâlâ (veya vazîfeli melek) ona dedi ki:"Ne kadarkaldın? (ne kadar zaman geçti). O da (Uzeyr aleyhisselâm da kendisini uykuda imiş gibizannederek) "Bir gün veya bir günden daha az kaldım." dedi. Allahü teâlâ (vahy ederekveya melek vâsıtasıyla) buyurdu ki: "Hayır yüz sene kaldın. Yiyeceğin ve içeceğine bak kionlardan hiçbiri bozulmamış. Merkebine de bak (o ne hâle gelmiş, parça parça olankemikleri vücûdundan nasıl ayrılmış) ve seni insanlara bir âyet (delil) kılmak için böyleöldürüp dirilttik ve (merkebin) kemiklerine bak. Onları nasıl birbirine birleştiriyoruz.Sonra da onlara et giydiriyoruz. Vaktâ ki o ölmüş, etleri çürümüş, kemikleri parça parçaolup kaybolmuş olan merkeb, Allahü teâlânın kudretiyle tekrar dirilip yürüdü. (Bu hakîkat,ölülerin diriltilmesi husûsu ve Allahü teâlânın kudretinin üstünlüğü Uzeyr aleyhisselâma)tebeyyün etti (gözleriyle görüp müşâhede etti) ve dedi ki: "Ben bilirim ki şüphesiz Allahüteâlâ her şeye kâdirdir." (Bekara sûresi: 259)Uzeyr aleyhisselâm, Hârûn aleyhisselâmın neslinden olan Şureyha'nın oğludur. Küçükyaşından îtibâren Tevrât'ı öğrenmiş olan Uzeyr aleyhisselâm, Bâbil hükümdârı Buhtunnasar'ınKudüs'ü işgâl ettiği sırada esîr alınıp Bâbil'e götürüldü. Bir müddet esâre tte kaldıktan sonra,kurtularak Kudüs'e dönmek üzere yola çıktı. Kudüs yakınına gelince bir bahçede dinlenmekiçin konakladı. Kudüs şehrinin harâb hâlini görüp bu şehir yeniden nasıl îmâr edilecek diyedüşündü. Allahü teâlâ onu öldürüp, yüz sene sonra tekrar diriltti. Uzeyr aleyhisselâm yenidenîmâr edilmiş Kudüs şehrine gelip kendisinin Uzeyr olduğunu söyledi. İsrâiloğulları onun Uzeyrolduğuna inanmadılar. Uzeyr aleyhisselâm Tevrât'ı ezberden okuyunca; "Bu kadar uzunzamandan sonra Uzeyr'in Tevrât'ı ezbere okuması mümkün değildir" düşüncesiyle "UzeyrAllah'ın oğludur" dediler. Uzeyr aleyhisselâm insanları Tevrât'ın emirlerine uymaya çağırdı.Onların isyân ve günâhlarından dolayı tövbe etmelerini istedi. Allahü teâlânın şiddetli azâbıylakorkuttu. Uzeyr aleyhisselâm vefât edinceye kadar İsrâiloğullarının arasında bulundu. Onlarınişlerini yürüttü ve hak yola dâvet etmeye devâm etti. Uzeyr aleyhisselâmın vefâtından sonraİsrâiloğullarının isyanları ve sapıklıkları iyice arttı. (Râzî, Kurtubî, Taberî)