HİSSE
MUHAMMED ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Allahü teâlânın insanlara gönderdiği son peygamber.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) , peygamberlerden başka (bir şey) değildir.O'ndan evvel daha nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O ölür yâhud öldürülürse,ökçelerinizin üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz. Kim (böyle) iki ökçesi üzerinde(ardına) dönerse, elbette Allah'a hiçbir şeyle zarar yapmış olmaz. Allah, şükür (ve sebât)edenlere mükâfât verecektir. (Âl-i İmrân sûresi: 144)Muhammed (aleyhisselâm) Allahü teâlânın insanlara gönderdiği peygamberidir.O'nunla birlikte olanlar kâfirlere karşı şiddetlidirler. Biribirlerine karşı pekmerhâmetlidirler. (Feth sûresi: 29)Ben Muhammed'im. Ben Mâhî'yim ki, Allahü teâlâ benimle küfrü yok eder. BenHâşir'im ki, halk kıyâmet günü benim izimce haşr olunacak (toplanacak) tır. Ben Âkıb'ımki, benden sonra peygamber yoktur. (Hadîs-i şerîf-İslâm Âlimleri Ansiklopedisi)Muhammed aleyhisselâm Allahü teâlânın Resûlü yâni peygamberidir. Habîbi (sevgilisi)dir.Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Babası Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah, annesiVehb'in kızı Âmine Hâtun'dur. Mîlâdın 571 senesi Nisan ayının yirmisine ra stlayanRebî-ül-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke'de doğdu. Babası Odoğmadan önce vefât etti. Altı yaşındayken annesi, sekiz yaşındayken dedesi vefât etti. Sonraamcası Ebû Tâlib'in yanında büyüdü. Yirmi beş yaşında hazret-i Hadîce ile evlendi. Bundandört kızı iki oğlu oldu. Kırk yaşında bütün insanlara ve cinne peygamber olduğu bildirildi. Üçsene sonra herkesi îmâna çağırmaya başladı. Elli iki yaşındayken bir gece Mekke'den Kudüs'eve oradan göklere götürülüp, getirildi. Mîrâc adı verilen bu yolculuğunda Cennetleri,Cehennemleri, Allahü teâlâyı gördü. Beş vakit namaz bu gece farz oldu. Mîlâd'ın 622 yılındaAllahü teâlânın emriyle Mekke'den Medîne'ye hicret etti (göç etti). Vefâtına kadar İslâmiyet'iyaymaya ve insanları iki cihân seâdetine (mutluluğuna) kavuşturmağa çalıştı. Hicrî on bir (M.632) senesinde Rebî-ul-evvel ayının on ikinci Pazartesi günü öğleden evvel vefât etti. Salı'yıÇarşamba'ya bağlayan gece yarısı, vefât ettiği odaya defn edildi. (İbn-ül-Esîr, İmâm-ı Süyûtî,Halebî, Abdülhak-ı Dehlevî, Zerkânî)Muhammed aleyhisselâm beyaz idi. İnsanların en güzeli idi. O her zaman dünyânın heryerinde olan ve gelecek bütün insanlardan her bakımdan üstündür. Aklı, fikri, güzel huyları,bütün organlarının kuvveti her insandan fazla idi. Ümmî idi yâni hiç mekt ebe gitmedi.Kimseden ders almadı, fakat Allahü teâlânın bildirmesi ile her şeyi bilirdi. (İmâm-ı Kastalânî)Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâm adındaki bir melek ile Muhammed aleyhisselâma Kur'ân-ıkerîmi gönderdi. İnsanlara dünyâda ve âhirette lüzûmlu ve faydalı olan şeyleri emr etti. Zararlıolanları yasakladı. Bu emirlerin ve yasakların hepsine İslâm dîn i veya İslâmiyet denir.Muhammed aleyhisselâmın her sözü doğrudur, kıymetlidir, faydalıdır. Muhammedaleyhisselâmın sözlerinden birine inanmayan, beğenmeyen kimse kâfir (îmânsız) olur.Muhammed aleyhisselâmı sevmek; bütün seâdetlerin (mutlulukların), rahatlıkların, iyiliklerinbaşıdır. O'nun peygamber olduğuna inanmamak ise bütün sıkıntıların, kötülüklerin başıdır.(Tirmizî, Beyhekî, İmâm-ı Rabbânî,Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
MÛSÂ ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Ülü'l-azm adı verilen altı büyükpeygamberden biridir. Yâkûb aleyhisselâmın soyundan, İmrân adında bir zâtın oğlu, Hârûnaleyhisselâmın kardeşidir.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Vaktâ ki Mûsâ (aleyhisselâm) onlara Rab olduğumuza delâlet eden alâmetler, açıkmûcizeler ile geldi. Onlar; "Bu mûcize diye gösterilen şey ancak uydurulmuş, sihirdenbaşka bir şey değildir. Biz bu sihri veya peygamberlik iddiâsını evvelki atalarımızdanişitmedik" dediler Mûsâ (aleyhisselâm) dedi ki: "Allahü teâlâ tarafından kimin hidâyetle(peygamberlikle) geldiğini ve hayırlı âkıbetin (Cennet'in) kime nasîb olacağını Rabbim çokiyi bilir. Zâlimler aslâ felâh (kurtuluş) bulmazlar. (Kasas sûresi: 36,37)Bir gün Mûsâ aleyhisselâm yolda giderken Allahü teâlâ kendisine nidâ edip; "Ey Mûsâ! Benkendisinden başka ilâh olmayan Rabbin Allah'ım" buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm; "Buyur yâRabbî! Emrine hâzırım" dedi ve secdeye vardı. Allahü teâlâ; "Başını kaldır yâ Mûsâ!"buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm başını kaldırdı. Allahü teâlâ; "Yâ Mûsâ! Arşın gölgesindegölgelenmek istiyorsan, yetimlere merhâmetli bir baba gibi, dul kadına da onu muhâfazaeden ve gözeten zevci (kocası) gibi ol. Yâ Mûsâ merhâmetli ol. Böyle olursan sana damerhâmet edilir. Cezâ verirsen cezâ görürsün. (Sa'lebî)Mûsâ bin İmrân (aleyhisselâm) ; "Yâ Rabbî! Kullarının en kıymetlisi kimdir?" dedikte;gücü yettiği zaman affeden (müslüman kimse) dir buyruldu. (Hadîs-i şerîf-Beyhekî)Yûsuf aleyhisselâmdan sonra Mısır'da yerleşen ve çoğalan İsrâiloğulları, Mısır'ın yerli halkıolan Kıbtîlerden ve bunların hükümdârları olan Fir'avnlardan zulüm ve hakâret gördüler.İsrâiloğullarının doğan erkek çocuklarını öldürdüler. Bu sırada düny âya gelen Mûsâaleyhisselâmı, annesi, Allahü teâlânın emriyle bir beşiğe koyup Nil nehrine bıraktı. Beşik,Fir'avn'ın sarayı önünden geçerken, Fir'avn'ın hanımı Âsiye Hâtun bunu alıp büyüttü. Mûsâaleyhisselâm kırk yaşına gelince, İsrâiloğullarının yanına gitti. Bir gün Mısırlı bir kıptîninİsrâiloğullarından birine işkence ettiğini gördü. Kurtarırken kazâ sonucu kıptî öldü. Mûsâaleyhisselâm, Fir'avn ve kıptîlerden çekinip Medyen şehrine gitti. Orada Şuayb aleyhisselâmınkızıyla evlendi. Şuayb aleyhisselâma on sene hizmet ettikten sonra, Mısır'a dönerken Tûrdağında Allahü teâlâ ile konuştu ve peygamber olarak vazîfelendirildi. Mısır'a gelip, Fir'avn'ıdîne dâvet etti. Mûcizeler gösterdiği hâlde Fir'avn ve kıptîler ona inanmadılar. Mûsâaleyhisselâm İsrâiloğullarına serbestlik verilmesini istedi. Fir'avn kabûl etmedi. Kâfirlerin sularıkan oldu, kurbağa yağdı, cild hastalıkları ve üç gün karanlık oldu. Fir'avn bu mûcizelerigörünce korktu ve İsrâiloğullarına izin verdi. Mûsâ aleyhisse lâm İsrâiloğullarıyla birlikteMısır'dan çıkıp Kudüs'e doğru giderken, Fir'avn pişman olup, askerleriyle arkalarına düştü.Kızıldeniz'den on iki yol açılıp Mûsâ aleyhisselâm ve berâberindeki İsrâiloğulları karşıya geçti.Fir'avn geçerken deniz kapandı; Fir'avn, askerleriyle birlikte boğuldu. Kızıldeniz'den geçip Tihsahrasına geldikleri sırada Mûsâ aleyhisselâm, kardeşi Hûrûn aleyhisselâmı vekîl bırakıp Tûrdağına gitti. Orada kırk gün ibâdet etti. Allahü teâlânın kelâmını işitti ve kendisine Te vrâtkitâbı indirildi. Mûsâ aleyhisselâm Tûr dağında iken İsrâiloğulları Sâmirî isimli, inanmadığıhâlde inanmış görünen bir münâfığın sözlerine aldanarak ve Hârûn aleyhisselâmı dinlemeyerekaltın buzağı heykeline taptılar. Mûsâ aleyhisselâm Tûr'dan gelip bu hâli görünce üzüldü;Sâmirî'ye lânet etti. İsrâiloğulları yaptıklarına pişman oldular, Mûsâ aleyhisselâmayalvarıp,Tevrât'a göre ibâdet etmeye başladılar. Mûsâ aleyhisselâm ümmeti ile birlikte Lûtgölünün güney tarafına geçti. Uç bin Unk adında bir melîk ile harb etti. Şerîa nehrinindoğusundaki yerleri ele geçirdi. Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Ken'an ilini uzaktan gördü.Bu sırada kardeşi Hârûn aleyhisselâm vefât etti. Mûsâ aleyhisselâm yerine Yûşâ aleyhisselâmıhalîfe bırakıp yüz yirmi yaşında vefât etti. (İbn-ül-Esîr, Abdülhâk-ı Dehlevî, Nişâncızâde,Kisâî, Sa'lebî)
NÛH ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmde adı geçen peygamberlerden. Peygamberlerin büyükleri olan ve kendilerineÜlü'l-azm denilen altı peygamberin ikincisi. İdrîs aleyhisselâmdan sonra peygamber olarakgönderildi.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Muhakkak biz Nûh'u (aleyhisselâm) kavmine resûl (peygamber) olarak gönderdik.(A'râf sûresi: 59)Biz Nûh'u (aleyhisselâm) kavmine peygamber olarak gönderdik. O, onlara dedi ki:Bensizi Allahü teâlânın azâbıyla korkutuyorum ve azâbdan kurtuluşun çâresini açıklıyorbeyân ediyorum. Allahü teâlâdan başkasına ibâdet etmeyin. Bana muhâlefet etmenizhâlinde bir gün üzerinize elem verici çok şiddetli bir azâbın gelmesinden korkuyorum.(Hûd sûresi: 25,26)Nûh (aleyhisselâm) "Bismillah" ve "Elhamdülillah" demeden büyük olsun, küçükolsun herhangi bir iş yapmazdı. Bu sebeple Allahü teâlâ onu "Çok şükredici bir kul"olarak isimlendirdi. (Hadîs-i şerîf-Taberânî, İbn-i Cerîr)İdrîs aleyhisselâm göke çıkarıldıktan sonra, insanlar azdı. Doğru yoldan ayrıldı. Putlara yâniheykellere tapmaya başladılar. Cenâb-ı Hak bunlara Nûh aleyhisselâmı peygamber olarakgönderdi. O zaman elli yaşında idi. Onları yıllarca dîne dâvet etti, putlara tapmaktan sakındırdıve Allahü teâlâya ibâdet etmelerini söyledi. Nûh aleyhisselâma kendi oğlu Yâm yâni Ken'ân bileîmân etmedi. Nûh aleyhisselâmı alaya alıp işkence ettiler. Nûh aleyhisselâm onlara bedduâ etti.Allahü teâlâ ona gemi yapmasını emretti. Gemi bitince tûfân oldu. Nûh aleyhisselâm mü'minler(inananlar) ile gemiye bindi. Üç katlı olan gemiye binenlerin sayısı seksen kişi kadardı. Nûhaleyhisselâm gemisine her hayvandan da birer çift aldı. Oğlu Ken'ân'ı da gemiye almak içinçağırdı fakat o, ben bir dağa çıkar kurtulurum diyerek gemiye binmedi. Bir dalga gelip oğlunualdı ve boğdu. Sular dağları aştı. İnsanlar ve hayvanlar telef oldu. Altı ay sonra yağmurlardurdu, sular çekildi. Gemi Irak'taki Cudi dağına oturdu. Nûh aley hisselâma inanıp gemiyebinenler kurtuldu. Daha sonra insanlar Nûh aleyhisselâmın; Sâm, Hâm ve Yâfes adlı üçoğlundan türedi (çoğaldı). Bunun için Nûh aleyhisselâma ikinci Âdem aleyhisselâm denildi.Nûh aleyhisselâm bin yaşında vefât etti. (Sa'lebî, Taberî, Nişâncızâde)
SÂLİH ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Semûd kavmine gönderilen peygamber. Nûh aleyhisselâmın oğullarından Sâm'ınneslindendir. Hazret-i Âdem'in on dokuzuncu kuşaktan torunudur.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Biz Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'ipeygamber olarak gönderdik... (Hûd sûresi: 61)Semûd kavmi, gönderilmiş olan peygamberlerini (Sâlih aleyhisselâmı) yalanladılar.Onların (nesebde soyda) kardeşleri olan Sâlih aleyhisselâm onlara dedi ki: "Allahüteâlâdan korkmaz mısınız ki, O'na şirk (ortak) koşarsınız. Ben, Allahü teâlâdan sizegönderilen emin bir peygamberim. Şimdi Allahü teâlâdan korkun. Size bildirdiğim, O'nunemir ve yasaklarında bana itâat edin. Bunun için sizden ücret istemem. Bilin ki, benimücretim ancak âlemlerin Rabbi Allahü teâlânın üzerinedir." (Şuarâ sûresi: 141-145)Sâlih (aleyhisselâm) ve onunla olan mü'minlere necât (kurtuluş) verdik. Onlar küfür vegünâhtan sakınırlardı. (Neml sûresi: 53)Hûd aleyhisselâmın peygamber olarak gönderildiği Âd kavmi helâk olduktan sonra,felâketten kurtulanlardan olan Semûd, berâberindekilerle birlikte Şam ile Hicâz arasındaki Hicrdenilen yere giderek yerleştiler. Semûd'un torunları tekrar Âd kavminin he lâk edildiği yerleregittiler. Dağlardaki kayaları oyup evler yaptılar. Allahü teâlâ onlara çok mal verdi. Zamanladaha da çoğalarak bağlar, bahçeler ve köşkler yaptılar. Her türlü nîmetler içinde bulunupazgınlığa, taşkınlığa saptılar. Taşlardan yaptıkları putlara taptılar. Allahü teâlâ, küfür veazgınlık içinde bulunan Semûd kavmine Sâlih aleyhisselâmı peygamber olarak gönderdi. Sâlihaleyhisselâm onları putlara tapmaktan ve azgınlıklardan sakındırdı. Allahü teâlâya îmân veibâdete dâvet etti. Nûh aleyhisselâmın dînini tebliğ etti. Sâlih aleyhisselâma az sayıda kimse tâbiolup, diğerleri yalanlayıp karşı çıktılar. Semûd kavmi, Sâlih aleyhisselâmı, büyülenmiş yalancıve büyüklenen diye ithâm etmelerine rağmen Sâlih aleyhisselâm yılmadan, t atlı bir dille kavminiîmâna dâvete devâm etti. İnanmadıkları takdirde, şiddetli azâbla korkuttu. Fakat Semûdlularonun dâvetini kabûl etmediler. Allahü teâlâ, Semûd kavminin küfür ve taşkınlığı sebebiylekadınlarını kısır bıraktı. Ağaçlar kuruyup meyve vermedi. Hayvanlar yavrulamaz oldu.Bu durum karşısında Semûd kavmi Sâlih aleyhisselâma karşı hakâret etmeye başladılar.Ölümle tehdîd ettiler. Eğer hakîkaten peygamber isen mûcize göster dediler. Mûcize gösterdiğitakdirde inanacaklarını söylediler. Kayadan bir deve meydana gelmesini istediler. Deveolmasını istedikleri kaya büyüyüp gebe bir deve şekline döndü. Deve yavruladı. Bu mûcizeüzerine bâzı Semûdlular îmân ettiler. Devenin memesinden akan sütten Semûdlular bütünkaplarını doldurdular. Daha sonra Semûdlular deveyi öldürdü ler. Sâlih aleyhisselâma karşıdüşmanca tavır takındılar. Eğer hakîkaten peygamber isen bize vâd ettiğin azâbı getir dediler.Bir takım acâib hâller görmeye başladılar. Devenin bastığı yerden kan fışkırdığını, ağaçlarınyapraklarının kızardığını, kuyularındaki suyun kan kırmızısı, yüzlerinin de sapsarı olduğunugörüp birbirine haber verdiler. Allahü teâlâ Sâlih aleyhisselâma vahy edip, kendisine inananlarlao beldeyi terk etmelerini ve kısa zamanda şiddetli azâbın geleceğini bildirdi.Sâlih aleyhisselâm kendisine inanan 4000 kişi ile birlikte o beldeyi terk ettiler. Semûdlularınyüzleri kana boyanmış gibi kırmızı oldu. Daha sonra simsiyah oldu. Allahü teâlâ Cebrâilaleyhisselâma Semûdluları bir sayha (korkunç gürültü) ile helâk et mesini emir buyurdu. Birsabah vakti azâb sayhası Semûd kavmini yakalayıverdi. Cebrâil aleyhisselâmın sayhası onlarımuhkem (sağlam) binâlarda helâk etti. Sayhanın şiddetinden hepsinin ödleri patlayarak helâkoldular.Sâlih aleyhisselâm, kavminin helâk olmasından sonra kendisine îmân edenlerle birlikteMekke veya Şam taraflarına gitti. Remle'de yerleşti. Mekke-i mükerremede vefât edip Kâbe-imuazzama yanında defnedildi. (İbn-ül-Esîr, Râzî, Taberî, Nişâncızâde)
SÜLEYMÂN ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmde ismi geçen peygamberlerden.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Biz Dâvûd'a Süleymân'ı (aleyhisselâm) verdik. O (Süleymân aleyhisselâm) ne güzelkuldur. Hakîkaten o, (bütün vakitlerini zikr, tesbîh ve tövbe ile) Allahü teâlâya dönen birkuldur. (Sâd sûresi: 30)Biz, Dâvûd ve Süleymân'a (aleyhimesselâm hüküm ve kazâya dâir) ilim verdik. Onlar da;"Allahü teâlâya hamd olsun ki, (nübüvvet, kitap ve sâir ilimler ve hikmetle) bizi (kendilerinebu hasletler verilmeyen) mü'minlerin çoğu üzerine üstün kıldı" dediler. (Neml sûresi: 15)İsmini duyduğunuz kimselerden yeryüzüne dört kişi mâlik oldu. İkisi mü'min, ikisi dekâfir idi. Mü'min olan iki kişi Zülkarneyn ile Süleymân aleyhisselâm idi. Kâfir olan ikiside Nemrûd ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evlâdımdan biri yâniMehdî de mâlik olacaktır. (Hadîs-i şerîf-El-Kavl-ül-Muhtasar fî Alâmet-il-Mehdî)Süleymân'a (aleyhisselâm) verilen (o kadar) geniş mülk, onda huşûdan (Allah korkusu)başka bir şeyi arttırmadı. Rabbine olan huşûundan dolayı gözünü semâya bilekaldıramıyordu. (Hadîs-i şerîf-Arâis-ül-Mecâlis)Süleymân aleyhisselâm, Dâvûd aleyhisselâmın oğludur. Gazze'de doğdu. Babası vefâtedince 12 veya 13 yaşında sultân, daha sonra peygamber oldu. İnsanlara Mûsâ aleyhisselâmındînini tebliğ etti, bildirdi. Babasının temelini attığı Kudüs'teki Mescid-i A ksâ'yı yedi yılda peksan'atlı ve gösterişli olarak inşâ ettirdi. Saraylar inşâ ettirip kaleler yaptırdı. Şehirler kurdu.Zamânın medenî dünyâsı olan Akabe körfezinden Fırat'a kadar olan bölgeye hâkim oldu.Ticâret gemileri yaptı. Kızıldeniz ile Umman denizinde ticâret yaptırdı. Diğer hükümdârlar dakendisine bağlılıklarını bildirdiler. Yemen'deki Sebe' sultanı (melikesi) Belkıs ile evlendi.İnsanlara, cinnîlere, yerdeki ve havadaki hayvanlara hükm eder, onlarla konuşurdu. Rüzgâremrine verilmişti. Kudret ve ihtişâm sâhibi bir peygamberdi. Kırk sene adâletle hüküm sürdü veKudüs'te vefât etti. (İbn'ül-Esîr, Molla Miskîn, Nişancızâde)