TABİÎ
TABİİN (r. a.)
(Dream Dictionary of Phrase) :
Sahabeyi görmek bahtiyarlığına ermiş olan tabi"nden birini bir yerde görmek, orada yaşayanlar için zorluk ve sıkıntıların geçmesine, yöneticilerinin hal ve hareketlerinin ve icraatlarının iyi olmasına; Onlardan birini görmek, onlara yakın olmaya, aydınlıık yollarından yürümeye ve diğer din ve dünya hayırlarına delalet eder.
ETBAUTEBE-İ TÂBİÎN
(Islamic Glossary) :
Sahâbe ve Tâbiînden sonra Peygamber efendimizin övdüğü nesillerden üçüncüsü olanTebe-i tâbiîni görenler.Tebe-i tâbiînin asrı hicrî 220 (m.835)'de son bulur. Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed binHanbel, İmâm-ı Buhârî, İmâm-ı Müslim ve İmâm-ı Tirmizî, Etba-u Tebe-i tâbiîn neslindendir.(İbn-i Salâh)
SEVK-İ TABİÎ
(Islamic Glossary) :
İstek dışı hareket. İç güdü. Canlıların hayâtiyetini ve nesillerini devâm ettirmek için, Hakteâlâ tarafından kendilerine verilen kuvvet.Aklı olan kimse, sevk-i tabiîleri, İslâmiyet'in emrettiği, izin verdiği gibi kullanır ve günaholmaz. Aklı dinlemeyenler ise, nefse uyarak mubahlardan (izin verilenlerden) dışarı taşar vegünaha girer. Çünkü sevk-i tabiîleri mübahların dışına çıkmaya zorlar, mübahlardan başkaşeyler de ister. Hayvanlarda kalb, rûh, nefs olmadığından, sevk-i tabiî ile hareket ederler.Meselâ acıkınca, doyuncaya kadar bulduklarını yerler. İnsanlar ise, kalb ile hareket eder. Kalbnefse uyarsa, bulduğu ile doymaz. Haram olan şeyleri arar. Doyduktan sonra da yer. (İmâm-ıRabbânî)
TABÎÎ İLİMLER
(Islamic Glossary) :
Fen ilimleri, aklî ilimler.Din ile tabiî ilimleri karşılaştıracak olursak, hiçbir yerinde bunların birbirinden aykırı birbilgi vermediğini görürüz. Gerek din, gerek tabiî ilimler, bir muazzam yaratıcı olmadan budünyânın kurulamayacağını kabûl ederler. Tabiî ilimlerin bulduğu bütün yenilikler, bu muazzamyaratıcının varlığı ve büyüklüğü hakkında birer vesîkadır. Bâzılarının sandığı gibi, tabiî ilimlerintuttuğu yol ayrı değildir. Tabiî ilimler, bilâkis dînî inanç ve düşünceleri takviye ederler. (MaxPlanck)
TÂBİÎN
(Islamic Glossary) :
Hadîs-i şerîflerle medhedilen, Eshâb-ı kirâmdan sonra gelen şerefli nesil. Eshâb-ı kirâmıgörüp, onların sohbetinde bulunanlar. (Bkz. Eshâb-ı Kirâm)Eshâb-ı kirâm ile Tâbiînin îmânları hep aynı idi. İnanışları arasında hiç fark yoktu. Şimdiyeryüzünde bulunan müslümanların çoğu Ehl-i sünnet mezhebindedirler, yâni Resûlullahefendimiz ve Eshâbının yolundadırlar. Ehl-i sünnet îtikâdını ortaya koyan , Resûlullahefendimizdir. Îmân bilgilerini Eshâb-ı kirâm bu kaynaktan aldılar. Tâbiîn-i ızâm da, bu bilgileriEshâb-ı kirâmdan öğrendiler. Daha sonra gelenler, bunlardan öğrendiler. Böylece, Ehl-i sünnetbilgileri bizlere İslâm âlimlerinin kitaplarından nakil yoluyla geldi. (İbn-i Halîfe Alîvî)