afi


Results for "afi"

Islamic Glossary

Müste'min Kâfir

(Islamic Glossary) :
Müslüman bir memlekete onların izni ile giren müslüman olmayan kimse.Dâr-ül-İslâm'a (İslâm ülkesine) müste'min olarak gelen bir kâfir, burada yaşamakta olan birzımmî gibi, yâni gayr-i müslim vatandaş gibi korkusuz yaşar. Onun haklarına mâlik olur.Müste'mine veya zımmîye olan borcunu ödemeyen müslüman hapsolunur. (İbn-i Âbidîn)Dâr-ül-İslâm'da bulunan müste'min kâfirin yalnız muâmelâttaki (İslâm hukûkunun alış-veriş,kirâ, şirketler, fâiz, mîrâs gibi hususlardaki) hükümlere uyması lâzımdır. İslâm memleketinde,müste'min ile de, müslümanlar ile yapılması câiz olan sözleşmele r yapılır. Alınması dînimizdelâzım olmayan malları alınamaz. Âdet olsa da, alınması yine câiz olmaz. Meselâ Meryem anayıziyâret için Kudüs'e gelenlerden ve turistlerden ayakbastı parası veya başka isimlerle bir şeyalmak câiz olmaz. (İbn-i Âbidîn)
Islamic Glossary

NÂFİ' VE DÂRR (En-Nâfi' v

(Islamic Glossary) :
"Fayda ve zarar, iyilik ve kötülük kendisinden olan" mânâsına Allahü teâlânın Esmâ-ihüsnâsından (güzel isimlerinden).
Islamic Glossary

NÂFİLE

(Islamic Glossary) :
Farz ve vâcib olmayan ibâdetler.Kulum farzları yapmakla bana yaklaştığı gibi başka şeyle yaklaşamaz. Kulum nâfileibâdetleri yapınca, onu çok severim. Öyle olur ki, benimle işitir, benimle görür, benimleher şeyi tutar, benimle yürür. Benden her ne isterse veririm. Bana sığınınca, onukorurum. (Hadîs-i kudsî-Buhârî)Farz namazı kılmamış olanın nâfile namazları kılması, vakti tamam olmuş hâmilekadına benzer. Çocuğu olacağı günlerde, çocuğu düşürür, aldırır. Çocuğu yok olduğuiçin, bu kadına, hâmile denemez. Ana da denemez. Bu kimse de böyledir. Farznamazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, nâfile kabûl etmez. (Hadîs-i şerîf-Fütûh-ül-Gayb)Beş vakit namazın sünnetleri ve diğer vâcib olmayan namazlar hep nâfiledir. Müekked olanve olmayan bütün sünnetler nâfiledir. (İbn-i Âbidîn)Eğer sizden biriniz, iki rek'at nâfile namazın sevâbını bilse idi, onu dağlardan daha büyükgörürdü. Farz namazlarına gelince, artık onun sevâbını anlatmak mümkün değildir.(Kâ'b-ül-Ahbâr)Farz ibâdet yanında, nâfile ibâdetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında damla bile değildir.Mel'ûn şeytan, mü'minleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor. Nâfile ibâdetlere yol gösteriyor.Zekât verdirmeyip, nâfile sadakaları güzel gösteriyor. Hâ lbuki zekât niyetiyle fakire bir altınvermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevâbdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Islamic Glossary

NÂFİZ

(Islamic Glossary) :
Sahîh, geçerli. Başkasının hakkı bulunmayan. Başkasının hakkını tealluk etmeyen.Bâliğ olan (ergenlik çağına, evlenecek yaşa gelen) akıllı insanın bey'i (alış-verişi) her zamannâfizdir. Bâliğ olmayan akıllı, çocuğun bey'i, velîsinin izin vermesi ile sahîh olur. Velî babadır;anne, babanın tâyin etmesiyle velî olur. (İbn-i Âbidîn)
Islamic Glossary

RÂFIZÎLER

(Islamic Glossary) :
Şîanın kollarından. İmâm-ı Zeynel'âbidîn'in vefâtından sonra oğlu Zeyd'den ayrılarak,Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) düşmanlığında taşkınlık gösteren, hazret-iEbû Bekr ve hazret-i Ömer'in halîfeliklerini kabûl etmeyen kimselerin m ensûb olduğu bozukfırka. Terk edenler, ayrılanlar mânâsına râfızî denilmiştir.Ümmetim arasında râfızî denilen kimseler meydana gelecektir. Bunlar İslâm dînindenayrılacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Mir'ât-ı Kâinât)Râfızîler, Zeyd bin Zeynel'âbidîn Ali, "İmâmdır" dediler. Bunlar Zeyd'e, Ebû Bekr ileÖmer'e düşman ol dediler. O da büyük dedem olan Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellemsevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem dedi. Bunun üzerine Zeyd'in yanında n ayrıldılar.Râfızîler hazret-i Ali'yi seviyoruz; onu sevmek için, Eshâb-ı kirâmın hepsine veya birkaçınadüşman olmak lâzımdır diyorlar. Bu bozuk düşünceleri onları doğru yoldan ayırdı.(Fîrûzâbâdî, Şehristânî)RÂFİ' (Er-Râfi'): Esmâ-i hüsnâdan. Allahü teâlânın güzel isimlerinden. Mü'minlerin veevliyânın derecelerini yükselten ve huzûrunda başlarını kaldırarak pak cemâline bakmak ilemertebelerini yükselten.Er-Râfi' ism-i şerîfini söyleyen, zâlimlerin zulmünden emin olur. Beş yüz kerre söyliyeninmaddî mânevî ihtiyâcı giderilir. (Yûsuf Nebhânî)