alet


Results for "alet"

Ottoman - Turkish Dictionary

CEZALET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Rekâketsiz ifade. * Güzellik. * Müdebbirlik, akıllılık. * Azim, büyük. * Edb: Kelimeler, ince veya sert söylenişlerine göre; elfâz-ı cezle veya elfâz-ı rakika diye ikiye ayrılır. Elfâz-ı cezle: Söylenişte tatlılığı bulunan veya heybet, ululuk, çarpışma, korkutma, yıldırma ifâde etmeğe uygun kelimeler olarak ayrılır. Celâdet, sadme, kazanfer, çekâçek, dırahşân gibi.. Bu çeşit kelimelerle, söylenen ve yazılan ifâdelerde cezâlet var, denir. (Edb. S.)
Ottoman - Turkish Dictionary

CEZALET-İ BEYANİYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Beyan ilmine ait ve beyan sahasındaki cezâlet.
Ottoman - Turkish Dictionary

CEZALET-İ NAZMİYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kur'an-ı Kerim'deki kelime ve harflerin harika bir ahenk ve münâsebet ile nazm ve tertibindeki cezâlet.
Ottoman - Turkish Dictionary

DALALET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İman ve İslâmiyetten ayrılmak. Azmak. Hak ve hakikatten, İslâmiyet yolundan sapmak. Allah'a isyankâr olmak. * Şaşkınlık.(... Nevâfil kısmında, emr-i istihbabî ile yine ehl-i iman mükelleftir. Fakat, terkinde azab ve ikab yoktur. Fiilinde ve ittibaında azîm sevaplar var; ve tağyir ve tebdili, bid'a ve dalâlettir ve büyük hatadır...... Sünnete ittiba etmiyen, tenbellik eder ise, hasaret-i azîme; ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme; tekzibini işmam eden tenkid ise, dalâlet-i azîmedir. L.)
Ottoman - Turkish Dictionary

DALALETPİŞE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Sapıklığı tâkibeden. Sapıklığa giden. İslâmiyetten başka yol tâkib eden.