banc


Results for "banc"

Ottoman - Turkish Dictionary

TABANÇE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. El ayası, avuç içi.
Ottoman - Turkish Dictionary

TEBANÇE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Tokat.
Philosophical Dictionary

Yabancılaşma.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Teferruk, Fr. Alienation, Al. Entfremdun, İng. Alienation). Kendinden başka'da bilerek kendine karşıt bir duruma geçme... Yabancılaşma (alyenasyon) terimi, idealist bir düzeyde, Alman düşünürü Hegel'in (1770-1831) sisteminde önem kazanmıştır. Önceleri Tanrıbilim de bu terimden yararlanarak saltık gerçeğin göreciliğe nasıl dönüştüğünü, yetkin varlıktan kaba özdeğin nasıl çıktığını açıklamaya çalışmıştı. hegel, yabancılaşma deyimini, kendinden başka'da beliren ide'nin durumunu açıklamak için kullandı. Alman düşünürü Karl Marx (1818-1883), yabancılaşma olgusunu ruhsal ide'den özdeksel insan'a çekti ve yabancılaşmanın birçok çeşitlerini, nasıl aşılabileceğini gösterdi. Marx'a göre yabancılaşma ekonomik, dinsel, siyasal ve tarihsel alanlarda çeşitli biçimlerde gerçekleşmişti. Örneğin insan insanı sömürmeye başlayarak kendisen yabancılaşmıştı, özel yararını düşünen birey, genel yararı düşünen yurttaş olarak kendisine yabancılaşmıştı, tarihi yapan insan, yaptığı tarihin altında ezilerek kendisine yabancılaşmıştı, bu ürün meydana getirdikten sonra kendi ürününe tapmaya başlamış olan insan, kendisine yabancılaşmıştı. Marx, bu çeşitli yabancılaşma biçimlerini sergiledikten sonra, şeyleşme kuramı'nı ortaya attı. Bu kurama göre insan, kendisine yabancılaşarak şeyleşmektedir, insan faaliyetinin ürünleri başlı başına birer varlık kazanarak insanı nesneleştirip egemenlikleri altına almaktadırlar. İnsanın kendi ürünleri birer fetiş durumuna yükselerek insanı köleleştirirler. İnsan, kendi yarattıklarını fetişleştirerek tapmaya başlar, kendi ürünlerinin kölesi olur. Örneğin, insanın kendi emeği insanı bağımlı kılarak sömürür, insanın kendi düşüncesi insanı egemenliği altına alır ve ezer, insanın kendi ürünü insanı köleleştirir ve kullanır. İnsanın yabancılaşması böylelikle daha çok belirir ve çözümlenme aşamasına yaklaşır. Yabancılaşma, insanın insan olmayan'a, nesneye dönüşmesini gerçekleştirir. İnsan, böylece, kendisiyle zıtlaşarak gelişir. Örneğin, nasıl adalet adaletsizliğe dönüşerek daha üstün bir adalete ulaşıyorsa, insan da insan olmayan'a dönüşerek daha üstün bir insanlığa ulaşır. İnsan, kendi içindeki yabancı'da gelişir ve daha üstün bir insana doğru yol alır. Yabancılaşma, yabancılaşmanın aşılmasıyle çözülür. Bu aşılmaysa yabancılaşmanın bilincine varılarak gerçekleşir. bkz. Aşama, Karşıtlık, Marksçılık, Hegelcilik, Çelişme, Şeyleşme.
Sociological Dictionary

KÜLTÜREL YABANCILAŞMA [İng. Cultural Alienation]:

(Sociological Dictionary) :
(Bkz. Yabancılaşma)
Sociological Dictionary

YABANCI DÜŞMANLIĞI [İng. Xenophobia]:

(Sociological Dictionary) :
Avrupa kıtasında nüfusunun yoğun göçe tâbi olması, ticârî ilişkilerin gelişmesi, gelişmiş olkelerin 1960 yılından itibaren yabancı işgücü ithali, Avrupaülkelerinin uzun yıllar sahip oldukları sömürgeleri ile olan ilişkilerinin değişik şekiller altında devam etmesi, II. Dünya Harbinin birçok insanın ölümünesebep olması, parçalanmalar, neticede Avrupa'nın II. Dünya Harbinden sonra siyasî şekillenmesinde çok arklı unsurları kapsayan devletleri ortaya çıkarmıştır. Avrupa ülkelerinde heterojen (karmaşık), çok kültürlü ve çok etnikli bir yapılaşma doğmuştur.1950'li ve 1960'lı yıllarda işgücü açığı bulunan ülkelerin yabancı kaynaklı nüfusa başlardaki ulumlu tavrı zamanla değişmiş, ailelerin birleştirilmesi ve zamanla yabancı kaynaklı nüfusun göç alan ülkelerle bütünlemesi, o ülkelerin etnik bir grubu haline gelmeleri, mülk ve meslek edinmeleri, çeşitli sorunlarla karşılaşan yerlileri yabancılara karşı tavır almaya zorlamıştır.Nitekim, 1980'li yıllarda daha da netleşen yabancı düşmanlığı, bilhassa bu toplumlarda cemaatleşme eğilimi gösteren barjinal topluluklarca sürdürülmektedir. Yabancıların ve bu arada Türklerin can ve mal güvenliğini de zedeleyen gelişmeler,demokratik ve insan hakları patentini taşıyan ülkelerin bir açığı olarak ortaya çıkmıştır.