fırsat


Results for "fırsat"

Dictionary of Economics

FIRSAT MALİYETİ

(Dictionary of Economics) :
Bir malın üretimini bir birim aratırmak için başka bir maldan vazgeçilmesi gereken mal miktarıdır. Bellirli bir üretim bileşimi ile yılda 100.000 ton çimento üretmek için bir fabrika kurulduğunu düşünelim. Aynı fatör bileşimi ile 300.000 ton taşkömürü elde edilebilecekse çimento fabrikasının fırsat maliyetinin ölçüsü, o şeyin başka bir fırsatın elde edilmesinde kullanılması durumunda elde edilebilecek değerdir.
Dictionary of Economics

FIRSAT MALİYETİ

(Dictionary of Economics) :
Üretim unsurlarının bazı işlerde kullanılmasından dolayı, kaçırılan fırsatların oluşturacağı maliyettir.
Turkish - English dictionary

fırsat

(Turkish - English dictionary) :
,-tı opportunity, chance; occasion. aramak to look for a chance, seek an opportunity. beklemek to wait for an opportunity. bilmek /ı/ to take advantage of (the circumstances). bu fırsat. This is my/your/his golden opportunity. bulmak to find an opportunity. düşkünü (one) awaiting an opportunity to do someone evil. düşmek to have an opportunity open up. ını düşürmek to find a way. ı ganimet bilmek/saymak to seize the opportunity. gözlemek to be on the lookout for an opportunity. her vakit ele geçmez. proverb Opportunity only knocks once. tan istifade taking advantage of an opportunity. ı kaçırmak to miss the opportunity. ı kaçırmamak to take advantage of the opportunity. kollamak to be on the lookout for an opportunity. vermek /a/ to give (someone) an opportunity. yoksulu one who would do evil if he had a chance.
Turkish - English dictionary

fırsatçı

(Turkish - English dictionary) :
opportunist.
Turkish - English dictionary

fırsatçılık

(Turkish - English dictionary) :
opportunism.