ilikli


Results for "ilikli"

Philosophical Dictionary

Karşılıklı Etki.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mütekabil tesir, Fr. Interaction). Nesne ve olgular arasındaki karşılıklı etkisel bağımlılık... Mekanik anlayış, her sonucu bir nedenin doğurduğunu ileri sürmekteydi. Mekanik anlayışa göre evren, bir neden-sonuç zincirinin sürekli olarak gelişmesinden ibarettir. oysa bilimsel bulgular, bu anlayışın yanlışlığını ortaya koymuştur. Neden-sonuç zinciri, evrensel bağlılık içinde pek basit bir görüntüden başka bir şey değildir. Gerçekte, neden-sonuç zinciri karşılıklı eylem hareketine bağlıdır. Bir şey bir başka şeyi doğurmaz, neden gibi görünen şeyle sonuç gibi görenen şey birbirlerini oluştururlar. Topraktaki su buharlaşarak bulut olur ama bulut da yağmurlaşarak topraktaki su olur. GÜneşin yüzeyinde hidrojen atomlarının helyum atomlarına transformasyonu çok yüksek bir ısı meydana getirir, ama bu ısı da helyum atomlarının sentezleşmesini zorunlu kılar. Başka bir deyişle, helyum atomlarının kendi yaratısı olan ısı, kendi oluşması için zorunludur. Karşılıklı eylem, toplumsal süreçclerde de çok önemlidir. Örneğin isteğin artması da isteğin artmasını gerektirir. Evrensel bütünlük, karşılıklı eylemlerle oluşmaktadır. Türkçemizde karşılıklı eylem deyimiyle de dilegetirilen bu bileşik terim, Marksçı dünya görüşünün baş kavramlarından biridir. Mekanik nedensellik ve gerekircilik anlayışı nedenin sonucu etkileyip oluşturduğunu görüyor, buna karşı sonucun da aynı zamanda nedeni etkileyip oluşturduğunu görmüyordu. Örneğin çocuğun nedeni anne olduğu gibi annenin nedeni de çocuktur, nitekim çocuğu olmayan kadın anne değildir. Bunun gibi, kimi mallara karşı isteğin artması bu malların üretiminin artmasını gerektirirken bu malların üretiminin artması da ıo mallara karşı isteğin artmasını gerektirir. Demek ki nedenle sonuç, metafizik anlayıştaki gibi birbirinden ayrı ve birbirlerine karşıt kalıplaşmış iki olgu değil, birbiriyle sıkıca bağımlı ve birbirine dönüşebilir iki olgudur. hiç bir doğal varlık, hem kendisinin bağlı olduğu ve hem de kendisine bağlı olan bir karşılıklı etki'ler bütünlüğünün dışında var olamaz. Evrensel bütünlük, karşılıklı etki ve eylemlerle oluşmaktadır. Kaldı ki bu nedensellik de evrensel bütünlüğün ve bağımlılığın ancak küçük bir parçasıdır, evrensel bütünlük ve bağımlılık çok daha çeşitli ve karmaşık bir yapıdır. Engels, Doğanın Diyalektiği adlı yapıtında şöyle der: "Hareket halindeki maddeyi bir bütün olarak bugünkü doğabilimi açısından ele aldığımızda karşımıza çıkan ilk şey karşılıklı etkidir. Bir dizi hareket biçimi, mekanik hareket, ısı, ışık, elektrik, manyetizm, kimyasal bireşme ve ayrışma, maddenin hallerindeki geçişler, organik hayat; bütün bunların hepsi, şimdilik organik hayatı dışta bırakırsak, birbirine geçiştir. Karşılıklı olarak birbirlerini saptar, bir yerde sonuç iken başka bir yerde nedendirler ve bu sırada bütün bu hareketin toplamı her değişik biçimde aynıdır. Spinoza, öz, kendi kendinin nedenidir diyerek karşılıklı etki'yi başarıyla anlatmıştı. mekanik hareket ısıya, elektriğe, manyetizme, ışığa vb. ya da tersine dönüşür. Böylece Hegel'in, karşılıklı etkinin asıl causa finalis (şeylerin son nedeni) olduğu biçiminde dediğini doğabilimi doğruluyor. Bu karşılıklı etki bilgisinden daha gerilere gidemeyiz, çünkü bunun ardında bilinecek başka bir şey yoktur" (Ibid, Ankara 1970, çev. Arif Gelen, s. 281, 282). Engels'in deyişinden de anlaşıldığı gibi, mekanik nedensellik anlayışının yanlışlığını düşünsel ve mantıksal yoldan meydana çıkaran Hegel, karşılıklı etki'yi bir ereksel neden olarak görüyordu, buysa tümüyle metafizik ve idealist bir yanılgıydı. Marksçı görüş, onu bu idealist kabuğundan sıyırmış, doğaya ve topluma, tek sözle özdeğe aktarmıştır. Engels, yukardaki parçasında, "özdeğin devim biçimlerini biliyorsak özdeğin kendisini de tanıyoruz demektir ve bu konudaki bilgimiz tamamlanmıştır" der. metafiziğin neden yanıldığını da, aynı parçada şöyle anlatıyor: "Tek tek olayları anlamak için onları genel bağıntılarından ayırmak, soyutlayarak ele almak zorunda kalıyoruz. İşte o zaman değişen bu hareketler, biri neden, öteki de sonuç olarak görünüyor". Marx da karşılıklı etki'yi şöyle anlatır: "İnsanlar yeni üretici güçler elde ederek üretim tarzlarını değiştirirler ve üretim tarzlarını değiştirirken de kendilerini ve bütün toplumsal ilişkilerini değiştirirler" (Marx, L'ldeologie allemande, s. 98). Altyapı üstyapıyı belirler, ama altyapı üstyapıyı belirlerken üstyapı da altyapıyı belirler. bu konuda önemli olan, temel belirleyici etken'in hangisi olduğunu saptamaktır. Gelişmenin doğrultusunu gövrebilmek için, karşılıklı etki ve eylemler içinde hangisinin daha ağır bastığını, gelişmeye yön verdiğini dikkatle incelemek gerekir. Yukardaki örneklerde temel belirleyici etken, anne, üretim ve altyapıdır. Karşılıklı etki karmaşıklığı içinde bu etkenleri göremeyenler, gelişmenin doğrultusunu saptayamazlar. Marksxbilim, bu etkenlerin nasıl ayırt edilebileceğini öğretir. bkz. Marksçılık, Bütünlük, Eytişimsel Özdekçilik, Tarihsel Özdekçilik, Altyapı, Nedensellik, Mekanikçilik.
Dictionary of Economics

KARŞILIKLI EKONOMİK YARDIM KONSEYİ

(Dictionary of Economics) :
1949 yılında SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya tarafından kurulmuş olan bir ekonomik bütünleşme örgütü. Kısa bir süre sonra D.Almanya ve Arnavutluk da örgüte katılmış, 1962de Arnavutluk kuruluştan ayrılmıştır. Sonraları Moğolistan, Küba ve Vietnamın da dahil olduğu COMECONdan D.Almanya 1990 yılında Batı Almanya ile birleşmesi sonucunda fiilen kopmuştur. Yugoslavya, Çin ve Kuzey Kore COMECONun gözlemci üyeleridir.COMECONun kuruluº amaci, merkezi planlama araciligi ile üye ülke ekonomilerinin birbirlerlerini tamamlayıcı yönde gelişmesi, sanayilerinin güçlendirilmesi ve topluluk olarak kendine yeterli bir duruma ulaşmasıdır. Ancak, 1985 yılında M.Gorbaçovun KP sekreterliğine seçilmesinden sonra Sovyetler Birliğinden baºlayarak diger Dogu Bloku ülkelerine de yayılan ekonomik reformlar, 1989 yılından sonra Doğu Blokunda yaºanan köklü siyasal degiºmeler bu örgütün amaçlarını ve faaliyetlerini de önemli ölçüde etkilemiştir. 1985ten itibaren ekonomik reformların koordinasyonu COMECONun temel faaliyet konularından biri olarak ortaya çıkarken, Ocak 1990da toplanan yüksek düzeyde bir komisyonda, COMECONun temel iºlevi radikal bir değişiklikle, üye ülkelerin katı merkezi plan ekonomisinden piyasa ekonomisine geçişini sağlamak olarak benimsenmiştir. Bu komisyonda ayrıca, üyeler arasındaki çok taraflı ticaret antlaşmaları yerine ikili antlaşmalara dönülmesi konusunda bir taslak hazırlanmıştır. 1988de AT ile COMECON arasında imzalanan karşılıklı birbirini tanıma antlaşması, COMECON üyesi ülkelerin ATye de üyelik yolunu açmıştır. Henüz bu üyelikler gerçekleşmemekle birlikte, görüşmeler devam etmektedir.
Dictionary of Economics

KARŞILIKLI TALEP KANUNU

(Dictionary of Economics) :
İngiliz iktisatçısı J.S. Mill tarafından geliştirilen, dış ticarette fiyatların belirlenmesini açıklayan kanun. Ricardonun karşılaştırmalı üstünlükler teorisi, bir ülkenin mallarının bir başka ülkenin mallarıyla değişim oranının hangi sınırlar içinde oluşacağını belirler. Karşılıklı Talep Kanunu ise, üretim maliyetlerinin belirlediği bu sınırlar içinde, fiyatın hangi noktada gerçekleşeceğini açıklamaya çalışır. Kanuna göre iki ülke arasındaki dış ticarette, değişimin gerçekleşeceği noktayı, dolayısıyla fiyatları, ülkelerin birbirlerinin mallarına olan karşılıklı talebi belirlemektedir.
Dictionary of Economics

KARTILIKLI TALEP KANUNU

(Dictionary of Economics) :
Karşılıklı talep , bir ülkenin ihraç malından vereceği belli miktarlar karşılığında ne kadar ithal mal talep edeceğini ifade etmektedir.J.Stuart Mill'in Karşılıklı talep kanununa göre, iki ülke arasındaki ticarette , ticarete konu olan malların fiili değişim oranı , her ülkenin diğer bir ülkenin ürününe olan talebinin yoğunluğuna ve esnekliğine bağlıdır.
Turkish - English dictionary

ılıklık

(Turkish - English dictionary) :
1. tepidity, tepidness, lukewarmness, lukewarmth. 2. mildness (of weather). 3. arch. tepidarium.