kale
Müftî-yüs-Sekaleyn
(Islamic Glossary) :
İnsanlara ve cinnîlere fetvâ veren büyük âlim.Ahmed ibni Kemâl, Osmanlıların dokuzuncu şeyhülislâmı idi. Cinnîlere de fetvâ verirdi.Bunun için, müftî-yüs-sekaleyn adı ile meşhûr oldu. Tefsîr, fıkıh ve hadîste derin âlim idi. Çokkitâb yazdı. (İbn-i İmâd)Müftî-yüs-sekaleyn Ahmed ibni Kemâl hazretleri buyurdu ki: "Müslümanlara îmândansonra farz olan ilk şey, beş vakit namazdır. Çünkü namaz, dînin direği ve âhiret amellerininbaşıdır. Bunun için Peygamber efendimiz; "Her şeyin bir direği vardır. Dînin direği denamazdır" buyurdu.Müftî-yüs-sekaleyn Ebüssü'ûd Efendi, Kânûnî Sultan Süleymân ve İkinci Selîm'insaltanatları zamânında otuz sene Şeyhülislâmlık yaptı. (Atâî)
Resûl-üs-Sakaleyn
(Islamic Glossary) :
İnsanlara ve cinne peygamber olarak gönderilen Muhammed aleyhisselâm.Rivâyet olunur ki, Mekke'de bir ağaç, Resûl-üs-sakaleyn'in önüne gelip; "Yâ Resûlallah!Cinnîlerden bir cemâat sizinle görüşmeye gelmişler. Hüsûn denilen yerde bekliyorlar" dedi.Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Ben bu gece cinnîler ile mülâkât etmeğe ve onlara dîn-iİslâm'ı ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmeye emr olundum. Benimle gelecek kim vardır?" Eshâb-ıkirâm sustular. İbn-i Mes'ûd (r.anh); "Yâ Resûlallah! İzin buyurursanız ben gelebilirim" dedi.Kalkıp o yere gittiler. Resûlullah efendimiz mübârek parmağıyla bir dâire çizdi ve İbn-iMes'ûd'a; "Bu dâire içine otur, sakın dışarı çıkma. Yoksa beni göremezsin" buyurdu. Sonranamaza durdu. Tâhâ sûresini okumaya başladı. Daha sonra cinnîler gelip Resûlullah'a uydular.Hepsi on iki bin cinnî idi. Namazdan sonra onları İslâm'a dâvet eyledi. Hepsi kabûl ettiler.(Molla Miskîn)Resûl-üs-sakaleyn Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demek; O'nun gittiği yoldayürümektir. O'nun yolu, Kur'ân-ı kerîmin gösterdiği yoldur. Bu yola, dîn-i İslâm denir. O'nauymak için, önce îmân etmek, sonra müslümanlığı iyice öğrenmek, farzları yapma k,haramlardan kaçınmak, daha sonra sünnetleri yapıp mekruhlardan kaçınmak lâzımdır.Bunlardan sonra, mübahlarda (yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeylerde) daO'na uymaya çalışmalıdır. (Ahmed Fârûkî)
SAKALÂN (Sakaleyn)
(Islamic Glossary) :
1. İnsanlar ve cinler.Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:Ey sakalân! Yakında (kıyâmet günü) sizi hesâba çekeceğiz. (Rahmân sûresi: 31)Sakalân, yeryüzünde bulunan diğer mahlûkâta nazaran yüklendikleri emir ve yasaklarîtibâriyle daha büyük bir varlığa sâhib oldukları için bu adı almışlardır. Yâhut bunlar,yeryüzünde ölüleri ve dirileriyle bir ağırlık vermekte oldukları için kendiler ine sakalândenilmiştir. (Ahmed Sâvî-Senâullah Dehlevî)2. Kıymetlerini bildirmek için, Kur'ân-ı kerîm ve Ehl-i beyte (yâni Peygamber efendimizinakrabâlarına) verilen isim.Ben size sakalânı bırakıyorum: Kitâbullah (Kur'ân-ı kerîm) ve Ehl-i beytim(akrabâlarım) . (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Mazharî)
Seyyid-üs-Sakaleyn
(Islamic Glossary) :
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından. İnsanların ve cinlerinefendisi, iki cihânın seyyidi Muhammed aleyhisselâm.Hak teâlâ kullarını Cennet'e dâvet edip cemâlini (güzelliğini) müşâhede etmelerini(görmelerini) vâd eyledi. Bu devletin ele geçmesine Seyyid-üs-Sakaleyn efendimiz hazretlerinivâsıta kıldı. O'nu (sallallahü aleyhi ve sellem) mîrâca götürmesi sebeple rinden vehikmetlerinden bir sebep ve hikmet de bu olsa gerektir. (Harâitî)
VEKÂLET
(Islamic Glossary) :
Bir kimsenin, bir veya birçok işi yapmak için, başkasını kendi yerine koyması yâni başkasınaiş havâlesi. Vekil edene sâhib veya müvekkil, vekâlet verilip yerine geçirilene vekîl denir. (Bkz.Vekîl)Vekâlet, îcâb ve kabûl ile olur. Yâni müvekkilin seni vekil yaptım ve vekilin de kabul ettimsözleri ve yazıları ile olur. (Ali Haydar Efendi)