sosyal


Results for "sosyal"

Sociological Dictionary

SOSYAL ROL [İng. Social Role]:

(Sociological Dictionary) :
Belirli sosyal durumlardaki kişilerden beklenen sosyal davranış şekilleridir (Caplow, T., 1971)Bir başka ifade ile, toplumda fertlerin bulundukları sosyal mevkiî (Statü) ile elde edilen hak ve ödevlerdir. Meselâ,bir genel müdürün, bakanın,babanın, rektörün rolleri örneklerinde olduğu gibi..
Sociological Dictionary

SOSYAL SAPMA[İng. Social Deviance]:

(Sociological Dictionary) :
Bir toplumda sosyal kabul görmüş ve yaşama tarzının parçası olmuş değer hükümlerinden ve davranışlardan uzaklaşmadır.Bazı durumlarda sapmalar, ortak kabul grümş evrensel değer boyutlarında ele alınabilmektedir. Meselâ, uyuşturcu alışkanlığı, alkol bağımlılığı, terör, intiharlar, boşanmalar, anomi, cinsel sapmalar, tahripkâr sendikacılık,sınıf şuurunun millî şuurun önüne geçmesi, cinsiyet merkezli kadın veya erkek militanlığı, kürtaj gibi davranışlar "sapma" kapsamında ve normal de kabul edilmektedir. (Bell, R., 1971)
Sociological Dictionary

SOSYAL SINIFLAR [İng. Social Classes]:

(Sociological Dictionary) :
Açık sınıf toplumları ve kapalı sınıf toplumlarına göre farklı değerlendirilebilen bir kavramdır. Bir toplumda kast değil de, statü tabakalaşması hâkimse,kişiler doğuştan değil (nurture); eğitim, öğretimve sosyalleşme sonunda kazandıkları statüye bağlı olarak tabakalama piramidinde yer alabiliyorlarsa, bu ti bir tabakalamada sınıflar arası hareketlilik de yoğunlaşır; aşağı ve yukarı doğru geçişler görülür. (Bkz. Sosyal Hareketlilik)Sınıf, fertler ve sosyal gruplar arasında hiyerarşik mesafeye dayalı olarak ortaya çıkan kalıplardır. (Jary D. and J., 1991)Birbirinden farklı olan fertlerin grup oluşturmalarını sağlayan ve farklılıkların harekete geçirdiği güce sınf denir. ( Marshall, F.H., 1950)Sınıf, sosyal statüye göre toplumun bir parçasının geri kalandan farkı bulunması ile gerçekleşir. Dil, konum, fonksiyon ve ihtisas sınırlamaları sınıfı doğurmaz. (maclver, R. M. 1937)Benzer değer hükümlerine, statüye ve sosyal şartlara sahip olmak sınıfları doğurur. (Dahrendorf, R., 1963)Sınıf ve sınıflar kavramlarının sosyal ilimler terminolojisine girişi, sosyal gerçekteki farklılama ile paralel olmuştur. XVIII. asrın sonlarına doğru Avrupa dillerine sınıf kavramı girer. Sınıf kavramını bu asırda Ferguson ve Miller kllanmışlardır. XIX. Asırda A. Smith çalıan sınıftan bahseder. Ricardo, Saint-Simon, Fourier, Sismondi, Schumpeter, Gurvitch vedaha sonra da F. G. engeles ve K. Marx sınflar üzerinde durmuşlardır. Hayat tarzı , eğitim ve kültür, iktisadî menfaat, iktisadî güç, sınıf şuuru sosyal sınıfları belirleyen faktörler arasında yer alırlar. Bu faktörlere ilâve olarak K. Marx, sadece sınıf şuurunu değil, ama diğer sınflara hasmane bir duygu içinde olmayı ileri sürmüştür. (Bkz. Çatışma, Proleterya) K. Marx, insanlık tarihini sınıf çatışmalarının tarihi olarak görmüş, proleterya ve burjuvazi ikileminin değişmez kavgasının süreceğini ileri sürmüştür. Oysa sanayi ihtilâlinden sonra, sanayileşme-şehirleşme sürecinde çok sınıflılık, çoğulcu tabakalaşma, artan ve genişleyen orta sınıflaşma, beyaz yakalılar dikkat çekmiştir. Ne sınıfsızlık gerçekleşmiş ne de ikili tabakalaşma zannedildiği gibi sürmüştür.
Sociological Dictionary

SOSYAL SİSTEM [İng. Social System]:

(Sociological Dictionary) :
Sosyal sistem,birbirleriyle karşılıklı fonksyonel ilişki içinde olan, çeşitli unsurlardan-kurumlardan,çalışma hayatı, siyasi yapı, aile, din, grup-meydana gelmiş, işleyen bir bütündür.Sosyol sistem kavramını ilk kullanan sosyolog T. Parsons'dır T. Parsons'a göre; genel olarak toplumla sosyal sistem birbirine eşittir. (Bkz. Parsons, T.)R.K. Merton ise, sosyal sistemi fonksiyonel-yapısal model açısından ele almıştır. (Bkz. Merton, R.K.)Sosyal sistemi işleten alt sistemler vardır. Hukuk, aile, din, ekonomi vb. bütünü ileten alt sistemlerdir.
Sociological Dictionary

SOSYAL SİYASET [İng. SocialPolitics]:

(Sociological Dictionary) :
Ekonomik hayatta sınıflar arasındaki ortaya çıkışı itibariyle-sınıf tezatlarını ve mücadelelerini hafifletmeyi,mümkün olduğu takdirde bunları ortadan kaldırmayı, sistemi ve düzeni, istikrarı bozmadan daha da sağlamlaştırmayı hedef edilen bir siyasettir. (Tuna, O., yalçıntaş, N., 1994)Sosyal siyaset, sosyal sınıfların hareketleri, tezatları ve mücadeleleri karşısında devleti ve hukuk nizamını ayakta tutmaya ve idame ettirmeye matûf bir siyasettir. (Kessler, G., 1945) Sosyal adaleti temin,istismarı ortadan kaldırmak, üretim sürecini insanîleştirmek, sosyal dengeleri yeniden kurmak, uzlaşmacı siyaseti yerleştirmek ve reformculuk sosyal siyasetçilerin görevidir.Sosyal siyaset kavramı yerine zaman zaman "Sosyal Politika", "İçtimaî Politika", "İçtimaî Siyaset" kavramları da kullanılmıştır.O. Tuna'ya göre, kavram bizde ilk defa 1916-1917'de Ziya Gökalp'in başında bulunduğu "iktisadiyat" dergisinde yer almıştı. Dünyada ise ilk defa XIX. yüzyılın ikinci yarısında Almanya'da Prof. Riehl tarafından ele alınmıştır. Sosyal siyasetçiler önceleri ahlâkî, insanî amaçlarla hareket etmiler, daha sonra sosyal ve ekonomik politikalar meydana getirerek çalışa hayatına, çalışma şartlarına iyileştirici müdahalelerde bulunmuşlardır. K. Marx ve Marxist teori ise, müdahaleyi gerekli ve faydalı bulmamış, iki sınıf arasındaki çatışmayı sadece erteleyebileceğini ileri sürmüştür. Marxist diyalektiğin yürüyüşünde, iyileştirici müdahalelere yer yoktur ve de determinizme aykırıdır. (Bkz. Diyalektik, Determinizm) (Fındıkoğlu, Z. F., 1965)