sosyal


Results for "sosyal"

Sociological Dictionary

SOSYAL DEVLET [İng. Social State]:

(Sociological Dictionary) :
Liberalizmin ve kapitalizmin doğurduğu adaletsizlikler ve kârı en çoklaştırırken ortaya çıkan gelir dağılımındaki adaletsizlikler karşısında refahın âdil dağılımı ve istismarın önlenmesi, alt gelir gruplarının çeşitli tedbirlerle korunabilmesi amacıyla devletin çeşitli müdahale ve tanzim yollarıyla vatandaşını koruduğu anlayışın ismidir. (Bkz. Kapitalizm)Türk devlet geleneğinde sosyal devlet anlayışı öneli bir yer tutmaktadır. Halkın yani idare edilenlerin yönetenler üzerindeki hakları bir çok belgede ortaya konmaktadır. türk töresinde sosyal devlet anlayısının ortaya çıktığı belgelerden birisi Kutadgu Bilig'dir. yusuf Has Hacib'e göre tebaanın hükümdar üzerinde üç hakkı vardır. Hükümdarın bunları yerine getirmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi reayanın günlük ihtiyaçlarını teminde kullandığı paranın ayarını muhafaza etmektir. İkincisi halkı adil kanunlarla idare etmek, zorbalığa ve tahaküme meydan vermemektedir. Kısaca adalete uyabilmektedir. Üçüncüsü ise emniyet ve can güvenliğidir.Türk tarihindeki devlet geleneğinde yer alan sosyal devet anlayıı dolayısıyla devlete baba gözüyle bakılmıştır. (Kafesoğlu, İ., 1983, Taneri, A., 1981)
Sociological Dictionary

SOSYAL DİNAMİK [İng. Social Dynamics]:

(Sociological Dictionary) :
(Bkz. Comte, a.)
Sociological Dictionary

SOSYAL ENDİE [İng. Social anxiety]:

(Sociological Dictionary) :
Toplum hayatında fertlerin, ferdî talep ve beklentilerinin üstüne çıkarak toplumun bütünü hakkında hissedilen endişeden pay almalarıdır.Sosyal endişe, fertlein toplumda ne ölçüde sosyalleştiklerini ve toplum üyeliğini ve ölçüde geliştirdiklerini de gösterir. Böyle bir endişe, her türlü bencilliğin yerine dayanışmacı, toplumcu bir anlayışın yerleşmesi, fert ve toplum menfaatlerinin birbirine paralel olduğunun kavranmasıdır.
Sociological Dictionary

SOSYAL EŞİTSİZLİK [İng. Social İnequality]:

(Sociological Dictionary) :
Fert ve sosyal grupların, toplum hayatında iradeleri dışında gerekli çabayı göstermelerine rağmen, çeşitli hak ve menaatleri aynı ölçüde elde edememeleridir. Sosyal eşitsizlik doğuştan ortaya çıkan biyolojik farklılıklarla karıştırılmamalıdır.Sosal eşitsizlik, fertlerin sosyal ve ekonomik nimetlerden eşit faydalanamamalarıdır. Kazanılan statüyü eğitim yoluyla elde edilen fertlerin meslekî hayatta aynı başarıya sahip olamamaları ve sosyal hareketliliğe uğrayamamalarıdır. İnsanların kabiliyet, ihtisas ve liyakatlarına göre değil de, subjektif şartlara göre muameleye tâbi tutulmaları sosyal eşitsizliklerin doğuşuna sebep olmaktadır. (Bkz. Sosyal Hareketlilik, Sosyal Statü, Fırsat Eşitliği)
Sociological Dictionary

SOSYAL GELİŞME [İng. Socila Progress]:

(Sociological Dictionary) :
Sosyal gelişme geniş kapsamlı bir kavramdır. Hem ekonmik kalkınmayı, hem ekonomik büyümeyi ve hem de nüfusun sosyal ve kültürel seviyesindeki bir iyileşmeyi ve hem de nüfusun sosyal ve kültürel seviyesindeki bir iyileşmeyi ihtiva eder. Sosyal gelime, ekonomik olduğu kadar, beşerî kapitalin gelişmesini, insangücü kaynaklarının nitelik ve nicelik bakımından yeterli hale gelmesini, orta sınıflaşmayı, siyasî ve ekonomik katılmayı, eğitim ve sağlık imkânlarından yeterince faydalanmayı, fırsat eşitlilğini, çeşitli risklere karşı korunmayı, gösteriş tüketiminden uzaklaşmayı ifade etmektedir. Okullaşma, sendikalaşma oranları, toplam istihdamda sigortalı işçi oranı, ağımlılık oranı, hanehalkı 0-1 ya bebek ölüm oranı, dernekleşme ve resmî kanal dıı teşkilâtlanma, kurallara uyma, toplam tüketim içinde yiyecek ve giyecek oranın düşüklüğü, ortalama hayat ümidinin yüksekliğ, sosyal gelişmenin bazı göstergeleridir. (Bkz. İktisadî Kalkınma, İktisadî Büyüme, Beşerî Kapital)