türe


Results for "türe"

Sociological Dictionary

NOMENCLATURE METODU [İng. Momenclature]:

(Sociological Dictionary) :
Lâtince Nomenclotore'den alınmış bir kelimedir. Nomenism ve clora-bildirme kelimelerinden oluşmaktadır. Batı 'da bütün terimleri ifade edilen fihrist anlamında kullanılmıştır. Bu kelime bir ara Türk içtimai ilimlerinden "fihrist" diye çevrilmiştir. (Fındıkoğlu Z. F., 1961)Nomenclature, Sosyal Sistemlerin ve organizasyonların tahlil ve incelenmesi için sistematik bir şemayı ifade etmektedir. Bu medodda da monografi gibi aile, başlangıç noktasıdır. (Bkz. Mongrafi Metodu, Le Play,F.) Nomenclature, yirmibeş temel bölüme ve her bölüm kendi arasında ikinci derece bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler ailenin yeri, ailenin işi veya emeği, aile mülkiyeti, taşınır mallar, maaş ve üçretler, tasarruflar, aile ailenin yaşama standartı, ailenin varoluş safhaları,koruma, ticaret, tihnî kültür,din, komşuluk, korporasyonlar, kilise cemaati, kilise cemaati birlikleri,şehir, eyalet bölümleri, eyalet, devlet, cemiyetin yayılması, yabancı cemiyetler, cemiyetin tarihi ve cemiyetin seviyesinden meydana gelmektedir.Bu bölümler sayesinde nomenclature, insan davranışının, sosyal vetirelerin ve içtimaî organizasyonun, hem bütün esaslı faktörlerini inceleme imkânı bulmaktadır.Nomenclature, Sorokin'in belirttiği gibi, tek taraflılıktan uzaktır. Çoğrafya ekolünün bütün değer verdiği ifadelere sahip çıkmış, aileye olağanüstü bir önem vermiştir.Nomenclature'de bütün bölümler rastgele mekanik olak değil; mantikî bir sıralanma gösterirler. Bu bakımdan da nomenclature, sosyal ilimmetoduna büyük bir katkıda bulunmuştur. (Bkz. Coğrafyacı Okulu) (Eröz M., 1982)
Sociological Dictionary

SOSYAL YAPI [İng. Structure]:

(Sociological Dictionary) :
Sosyal yapı konusu farklı pencerelerden ele alınabilir. Bunun sebebi; sosyal yapının bizzat karmaşık özelliğe sahip toplumun, genişleyen bir prerspektifi oluşudur. Yapı konusunda İngiliz Radcliffe-Brown, belirli bir toplumu yine belirli bir kültür ve mekânda düşünmektedir. H. Spencer ise; toplum yapısını yaşayan bir organizma şeklinde ele almaktadır (Erkal,M.E., 1991). Aslında kültür ve mekân faktörleri hesaba katılmadan, bir toplum ve onun sosyal yapısı düşünülemez. Mevi'Strauss ise; sosyal yapıyı insannın kurduğu sosyal organizasyonlardan meydana gelen ve somut olarak izlenen örneklerin genelleştirilmiş sisteminden ibaret görmektedir. (Erkal, M.E., 1993).Aslında yapıya konu olan toplum, bütün olarak yapıyı tamamlayıcı fonksiyonel parçaların sistemli bir bütünleşmesinin adıdır. Yapıyı oluşturan unsurlar arasında bu bakımdan sınırlar vardır. Ancak, bu sınırlar yapıyı tamamlayan fonksiyonel işleyişi sağlayan parçaları, müesseseleri, bütünden bağımsız düşünmememizi gerekli kılmaz Çeşitli fonksiyonel unsurların bütünü olan sosyal yapı, bir bütün manzarası gösterir. Sosyal yapıyı oluşturan her unsur, yerine getirdikleri her fonksiyon ve varlıkları itibariyle sosyal yapıyı tamamlayıcı bir nitelik taşırlar. Bir kurumda meyadana gelen değişme, diğerlerini de etkilemektedir.Sosyal yapıyı oluşutan unsurlar ve fonksiyonlar beş ayrı açıdan düşünülebilir. (Stanley, H., 1968)1- Fert yapıyı tamamlayıcı nitelik taşır.2- Bir sosyal grup da tamamlayıcı görev yerine getirebilir.3- Nüfusun fiziki yapı özellikleri (yerleme, barınma, iskân) mürfolojik (bitki ve hayvanların şekil ve yapılarına benzer) bir tamlaşma şeklinde ele alınabilir.4- Sosyal rolleri gerektiren farklı faaliyet dalları sistemli tamlaşmaya yol açabilir.5- Yapıyı kültürel tamamlayıcılar olarak paylaşılan ve fertten ferdeintikal eden normlar, değer hükümleri, inançlar ve gelenekler yapıyı meydana getirirler.Sosyalyapıyı, kültürel yapı özellikleri, fiziki yapı özellikleri ve sosyal tabakalama şeklinde ele alabilir ve netleştirebiliriz.Yapı konusuna eğilen düşünürler, toplumları ikili (dikotomik) veya çoğulcu tasniflere tâbi tutmaktadırlar. Gnel çizgileri ile tarım-sanayi, kalkınmış-kalkınmamış, geleneksel-modern, organik dayanışmacı-mekanik dayanışmacı, cemiyet-cemaat, dinî-laik şeklinde çeşitli bakış tarzları bulunmaktadır. Bunlardan bilhassa modern-geleneksel şeklindeki kesin ayrımın doğru olamayacağını ifade eden sosyologlar görülmektedir. Nitekim, D. Lerner, modern toplumdaki kurumların rasyonel, geleneksel toplumdaki kurumların ise rasyonel olmadığı düşüncesine itiraz etmektedir. Geleneksel kurumların da, kendi yapıları içerisinde rasyonel olabileceğini belirtmektedir. (Erkal,M.E. 1991)Maddedeki değişmeler de, maddi olmayan düşünce ve fikirde, zihniyette yeşererek ve olgunlaşarak maddeye şekil vermekte ve maddede maşahhaslaşmaktadır. Bu bakımdan , konut tiplerini, mimarî yapı tarzlarını, ayrı ve bağımsız düşünemeyiz. Bu hüküm dış ve iç mimarî tarzları için de fizikî alan kullanımı dahil geçerli olmaktadır. Nüfusun şehirli veya kır nitelikli olma özelliği, aile yapısının çekirdek veya geniş tipe dayanması, meslekî mevkiî bakımından nüfusun dağılımı, iktisadî faaliyet bakımından tarım veya tarım dışı alanlarda faaliyet gösterilmesi, bağımlılık oranları, değer hükümleri gibi faktörlere bağlı olarak konutun iç ve dış düzenlemesi değişmektedir. bu gibi sosyal yapıyla ilgili faktörler, tabiî çevredeen kaynaklanan faktörlerden daha fazal konutun şekillenmesini etkilemektedir. Nitekim, Türk evinin özellikleri farklı çoğrafi şartlara rağmen, farklı yörelerde aynı veya benzer özellikler göstermektedir.Sosyal yapı açısından topluma yaklaşmaak demek, özellikle o yapıyı oluşturan nüfusu ve onun özelliklerini araştırmak olduğuna göre, nüfusun barınma şekilleri, konut özellikleri yaşama tarzı araştırmacılara önemli ipuçları vermektedir. (Murdock, G.P., 1965)
Dictionary of Economics

KONJONKTÜREL BÜTÇE

(Dictionary of Economics) :
Keynesle beraber önem kazanmış olan ve amacı milli gelirde, istihdam hacminde ve fiyatlar genel seviyesinde zaman içinde meydana gelen dalgalanmaları hafifletmek olan bütçe anlayışı. Klasiklerde egemen olan denk bütçe anlayışı yerine, konjonktürel bütçe anlayışında enflasyonist dönemlerde toplam talebin azaltılması amacıyla kamu harcamalarının kısılması ya da devlet gelirlerinin arttırılması yoluyla bütçe fazlası verilmesi, deflasyonist dönemlerde ise toplam talebin arttırılması amacıyla kamu harcamalarının arttırılması, kamu gelirlerinin azaltılması yoluyla bütçe açığı verilmesi öngörülür.
Dictionary of Economics

KONJONKTÜREL İŞSİZLİK

(Dictionary of Economics) :
İstihdam hacminin konjonktür dalgalanmalarına bağlı olarak daralması sonucunda ortaya çıkan geçici fakat yaygın bir işsizlik hali. Konjonktürün özellikle depresyon ve durgunluk aşamalarında efektif talebin yetersizliği nedeniyle üretim ve yatırımların daralma ve durgunlaşması gelişmiş sanayi ülkelerinde büyük işçi kütlelerini işsiz bırakabilmektedir. Konjonktürel işsizlik kapitalist sistemin doğal bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Ancak hükümetlerin uyguladıkları anti depresyonist politikalar yanında, işsizlik sigortası gibi çeşitli refah ekonomisi önlemleri, konjonktürel işsizliği ve bunun olumsuz etkilerini gidermekte kısmen başarılı olmuştur.
Dictionary of Economics

TÜREV TALEP

(Dictionary of Economics) :
Mal ve hizmet üretmek amacıyla talep edilen emek, sermaye ve toprağın üretiminde kullanıldıkları mal hizmetlerin talebinden etkilenmesidir.