vilayet


Results for "vilayet"

Ottoman - Turkish Dictionary

VİLAYET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Bir şeyi kudretle elde etme. * İl. * Birisine kefil olmak. * Dostluk. Muhabbet.
Islamic Glossary

Kemâlât-ı Vilâyet

(Islamic Glossary) :
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar.Kemâlât-ı nübüvvet (peygamberlik kemâlâtı) kemâlât-ı vilâyetten çok üstündür. Kemâlât-ıvilâyetteki ilerleme, nübüvvetteki ilerlemenin bir sûreti, görünüşüdür. (İmâm-ı Rabbânî)
Islamic Glossary

Mutlak Vilâyet

(Islamic Glossary) :
Evliyâlık.Vilâyet, husûsî veya umûmî olur. Umûmî vilâyet, mutlak vilâyettir. Vilâyet-i hâssa (husûsîvilâyet) de vilâyet-i Muhammedîdir ki, tam fenâ ve ekmel (en olgun)bekâdır. Bunda nefs, râdîve mardîdir. (İmâm-ı Rabbânî)
Islamic Glossary

VİLÂYET (Velâyet)

(Islamic Glossary) :
Evliyâlık, velîlik makâmı, Allahü teâlâya yakın olma, gafletten uzak bulunma.Vilâyetin hâsıl olması için, hârikaların, kerâmetlerin meydana gelmesi lâzım değildir. Dinâlimlerinin hârikalar göstermesi lâzım olmadığı gibi, evliyânın da hârikalar göstermesi şartdeğildir. (Muhammed Bâki-billah)Vilâyete kavuşmak için mâsivâyı (Allahü teâlâdan başka şeyleri) kalbden çıkarmaklâzımdır.Tasavvuf büyüklerinin hepsi Ehl-i sünnet idi. Bid'at sâhiplerinden (bozuk, sapıkkimselerden) hiçbiri, Allahü teâlânın mârifetine (O'nu tanıma şerefine) yaklaşa mamıştır. Vilâyetnûrları bunların kalblerine girmemiştir. (Abdülhak-ı Dehlevî)Evliyâ, vilâyetten, muhabbetten, mârifetten ve kurb-i ilâhîden (Allahü teâlâya yakınolmaktan) kazandıkları her şeyi, peygamberlere tâbi olmak sâyesinde elde ederler. Bu yolundışı dalâlet (sapıklık) yoludur. (Muhammed Ma'sûm)
Islamic Glossary

Vilâyet Yolu

(Islamic Glossary) :
Bir vâsıtanın yâni yetişmiş bir velînin yol göstermesi lâzım olan, insanı Allahü teâlâyakavuşturan evliyâlık yolu.Vilâyet yolundan vâsıl olanların (kavuşanların) önderi ve en üstünleri ve ötekilere vâsıtaolanı hazret-i Ali Murtezâdır. Bu yoldan gelen feyzlerin kaynağı odur. (İmâm-ı Rabbânî)Bütün peygamberlerin eshâblarının hepsinin nefsleri mutmainne olmuş yâni îmân etmiştir.Böyle nefsin îmân etmesi ya tasavvuf ve vilâyet yolundan ilerleyenlere veya bütün sünnetlereyapışarak bütün bid'atlerden kaçanlara nasîb olur. (Fudayl ibn Dükkîn)