ÂSÎ


Results for "ÂSÎ"

Islamic Glossary

VASİYYET (Vasiyet)

(Islamic Glossary) :
Bir kimsenin vefâtından sonra yapılmasını istediği şey veya sonraya bağlı olmak üzere birmalı veya menfeatini (faydayı) bir şahsa veya bir hayır işine teberrû' (bağış) yoluyla temliketmek (sâhib ve mâlik kılmak). Vasiyet edene mûsî, vasiyet edilen şeye mûsâbih, kendisinevasiyet yapılan şahsa mûsâleh denir.Bir müslümanın üzerinden iki gece geçer ve bu gecelerde vasiyet edeceği bir şey olupda vasiyetini yazmaması ona lâyık değildir. (Hadîs-i şerîf-El-Fıkhu Alel Mezâhib-i Erbea)(Hadîs-i şerîfte sâdece iki gecenin bildirilmesi vasiyet yazmakta acele etm eği teşvik içindir.)Her müslüman, ölüm hastalığında bir vasiyet yazmalıdır. Bir kimse vasiyetini iptal edebilir.Vasiyetini inkâr etmesi iptal olmaz. Vasiyeti kabûl eden, öldükten sonra reddedemez.(Abdülhakîm-i Arvâsî)Îmâ ile dahî kılması mümkün iken, kılmadan ölüm hâline gelen kimsenin, namazlarınınkeffâreti yapılması için vasiyet etmesi lâzımdır. (Halebî)
Islamic Glossary

YAĞMUR DUÂSI

(Islamic Glossary) :
Yağmur yağdırması için Allahü teâlâya yapılan duâ. (Bkz. İstiskâ)Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz ve Eshâb-ı kirâm ve İslâm âlimleri yağmurduâsı yaptılar. Yağmur duâsı için çıkılan yerde imâm, evvelâ yalnızca veya cemâatle iki rek'atnamaz kılar ve kalkmayıp, yerde asâya dayanıp bir hutbe okur. So nra kıbleye dönüp, avuçlarısemâya karşı açık olarak omuzları hizâsına kaldırıp, ayakta duâ eder. Hazır olanlar, arkasındaoturarak dinleyip âmin der. Yalnız yağmur duâsında kollar omuzdan yukarı kaldırılır. Bir şeyistemek için yapılan duâlarda avuçları semâya karşı açmak sünnettir. Hadîs-i şerîfte; "Kulellerini kaldırıp, duâ edince, Allahü teâlâ onun duâsını kabûl etmemekten hayâ eder"buyruldu. Hastalık, kaht (kıtlık) ve düşmandan kurtulmak için yapılan duâlarda avuç içleri yereçevrilir. Kollarını kaldıramayan, sağ elinin şehâdet parmağını uzatarak işâret eder. Yağmurduâsına ara vermeden, üç gün çıkmak, eski ve yamalı elbise giymek, çıkmadan sadaka vermek,üç gün oruç tutmak, çok tövbe ve istiğfâr etmek, kul haklarını ödemek, hayvanla rı da çıkarıp,yavrularından ayrı bulundurmak, ihtiyarları ve çocukları da çıkarmak sünnettir. Elbiseler tersçevrilmez. Kâfirler getirilmez. Onların müslüman cemâatine karışmaları mekrûhtur. Kadınlarerkeklerden uzak, sabîler (küçük çocuklar) analarından ayrı bulunur. (Süleymân bin Cezâ)Yağmur duâsı kabûl olduğunda ânında yağmur yağar. Peygamber efendimiz yağmur duâsıyaptığında duâ biter bitmez derhal yağmur yağmış, Medîne sokaklarından seller akmış vePeygamber efendimiz; "Yâ Rabbî! Rahmetini başka beldelere de gönder" diye duâbuyurmuştur. (S. Abdülhakîm Arvâsî)
Islamic Glossary

YÂSÎN SÛRESİ

(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin otuz altıncı sûresi.Yâsîn sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil olmuştur (inmiştir). Seksen üç âyet-i kerîmedir.Yâsîn diye başladığı için,sûre bu ismi almıştır. Bâzı âlimler, Yâsîn ile murâdın; ey insan veya eyinsanların efendisi mânâsına Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemin olduğunubildirmişlerdir. İhlâs ile (Allah rızâsı için) okuyanların dünyâ ve âhiret nîmetlerinekavuşmalarına vesîle olacağı ve okunduğunda vefât etmiş olan müslümanların ruhlarınahediyye edildiği için bu sûreye Muammime; îmânın esasları (temelleri) ile ilgili hususlarıiçerisinde bulundurduğu, okuyanların kalblerini tenvîr ettiği, aydınlattığı için, Kalb-ul-Kur'ângibi isimler de verilmiştir. Bu sûrede, belli başlı konular olarak; Peygamberimizin sallallahüaleyhi ve sellem peygamberliği tasdîk edilmekte (doğrulanmakta), inkâr edenle kabûletmeyenler tehdîd edilmekte, eski kavimlerin (milletlerin) inkarcı hâllerinden dolayı başlarınagelen azâb ve felâketler anlatılarak, insanlar gafletten uyanmaya dâvet edilmekte (çağrılmakta) ,bu arada Peygamberimiz de sallallahü aleyhi ve sellem tesellî edilmektedir. Yine bu sûredeAllahü teâlânın kudretinin ve büyüklüğünün eserlerine dikkatler çekilmekte, âhireteinanmayanların ne kadar pişman olacakları, mü'minlerin, inananların ise, pek büyük mükâfâtlaranâil olacakları (kavuşacakları) bildirilmektedir. (Kurtubî, Râzî, Abdülhakîm Arvâsî)Yâsîn, Kur'ân-ı kerîmin kalbidir. Muhakkak o, bütün dertlere şifâdır. (Hadîs-işerîf-Hakîm, Tirmizî)Her kim Cumâ günü annesinin, babasının veya bunlardan birinin kabrini ziyâret ederde baş ucunda Yâsîn sûresini okursa, okuduğu her harfi adedince onlar mağfiret edilir(bağışlanır) . (Hadîs-i şerîf-Sa'lebî)Ölmek üzere bulunan bir hastanın yanında Yâsîn sûresi okunursa, okunan her harfiiçin, onar melek iner. Yâsîn sûresi üç bin harftir. İnen melekler, ölmek üzere olankimsenin önünde sıra sıra dizilip onun için istiğfâr ederler (bağışlanmasını isterler) .Sekerattaki (ölüm ânındaki) bir mü'minin yanında Yâsîn sûresi okunursa, Cennet Rıdvan'ıona Cennet şerâbı içirmedikçe Azrâil (aleyhisselâm) onun rûhunu almaz. (Hadîs-işerîf-Sefer-i Âhiret Risâlesi)Yâsîn sûre-i şerîfesini okumanın on faydası vardır.1) Aç olan, tok olur yâni ummadığı yerden rızık gelir.2) Susuz olan, kanıncaya dek su bulur.3) Elbisesi olmayan elbise bulur.4) Eceli gelmeyen hasta şifâ bulur.5) Eceli gelen hasta ölüm acısı duymaz.6) Ölürken, Cennet melekleri gelip görünür.7) İnsan korktuğundan emîn olur.8) Misâfir ve garîb yardımcı bulur.9) Bekârların evlenmesi kolay olur.10) Gayb olan şey bulunur.Fakat bunları niyyet ederek ve inanarak okumak lâzımdır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)Yâsîn, Peygamber efendimizin ism-i şerîflerinden olup, "Ey benim bahr-i yakînimin sabbâhı(yakîn deryâmın dalgıcı) olan habîbim!" demektir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Islamic Glossary

YILBAŞI

(Islamic Glossary) :
Sene başı. Yeni bir senenin başlaması. Başlangıç zamânına göre iki çeşit sene vardır. Mîlâdîve hicrî sene.Mîlâdî sene Îsâ aleyhisselâmın doğum günü zannedilen târih ile başladığı kabûl edilir.Ancak Îsâ aleyhisselâmın doğum zamânı kesin olarak bilinmediği için, bu senenin başlangıcıtahmîne dayanmakta, ilmî ve târihî bir gerçek taşımamaktadır. Bir Ocak'ı n (Kânûn-i sânî)yılbaşı olarak kabûl edilmesi, Fransa kralı Dokuzuncu Şarl'ın 1563'de verdiği emirlebenimsenmiştir. (Bkz. Noel) (Yeni Rehber Ansiklopedisi)Hicrî sene, Peygamber efendimizin Mekke'den, Medîne'ye hicret ettiği seneden başlar. Hicrîsenenin başı Muharrem ayının birinci Cumâ günüdür. Muharrem ayının birinci gecesimüslümanların kamerî yılbaşı gecesidir. (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
Islamic Glossary

ZEYDİYYE FIRKASI

(Islamic Glossary) :
Hazret-i Ali'yi sevdiğini söyleyip, diğer Eshâb-ı kirâma düşmanlık besleyen, onlar hakkındakötü sözler söyleyen şîanın kollarından. On iki imâmın dördüncüsü olan Zeynelâbidîn'in oğluZeyd'e tâbi olan ve hazret-i Ali, Eshâbın en efdalidir (üstünüdür) ; bununla berâber Ebû Bekr,Ömer, Osman'ın (r.anhüm) hilâfetleri (halîfelikleri) de câizdir diyen fırka. İmâmetin(halîfeliğin), Zeynelâbidîn'den sonra oğlu Zeyd'e ve onun soyundan gelen kimselere âitolduğunu söylemelerinden dolayı Zeydiyye adı verilmiştir.Hazret-i Hüseyn'in oğlu İmâm-ı Zeynelâbidîn'in vefâtından sonra, hazret-i Ali taraftârıolduklarını söyleyip, diğer Eshâb-ı kirâma karşı kötü sözler söyleyenler, âlim ve fakîh bir zâtolan oğlu Zeyd'in etrâfında toplandılar. Müslümanların parçalanmas ını isteyen münâfıklar, Zeydbin Zeynelâbidîn'in ilim için çeşitli memleketlere yaptığı seyâhatleri bahâne ederek onun hilâfetegeçmek için etrâfına adam topladığını söyleyerek halîfeyi aleyhine kışkırttılar. Zeyd binZeynelâbidîn Kûfe'ye gelince, Ehl-i beyt taraftârı gözüken ve Eshâb-ı kirâmın bâzılarına kötüsözler sarf eden kimseler onu halîfeye karşı kışkırtarak halîfe tarafından yakalattırılacağınısöylediler. Zeyd bin Zeynelâbidîn bu endişeyle hazırlanmaya başladı. Kendisine taraftârgözüken on beş bin kadar kimse bîat etti. Halîfe Hişam bin Abdülmelik de, Zeyd binZeynelâbidîn ve taraftârları üzerine kuvvet gönderdi. Halîfenin askerleri Kûfe'ye yaklaştıklarısırada, kendisine taraftâr gözüken Eshâb-ı kirâm düşmanları ona; "Ebû Bekr v e Ömer'e(r.anhümâ) düşman ol!" dediler. Zeyd bin Zeynelâbidîn; "Büyük dedem olan Resûlullah'ınsallallahü aleyhi ve sellem sevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem" cevâbını verdi. Onları butür sözler sarf etmekten men etti. Bunun üzerine dört yüz ki şi hâriç diğerleri savaş alanını terkettiler. Bu kimselere ayrılanlar, terk edenler mânâsında Râfızîler denildi. Hazret-i Zeyd'inyanında kalanlara ve sonradan onların yolunda olduklarını söyleyip Ehl-i sünnetten (Peygamberefendimizin ve Eshâb-ı kirâmın yolundan) ayrılanlara Zeydî, bu fırkaya da Zeydiyye adı verildi.Zeyd (r.aleyh) bu savaşta şehîd edildi. (Abdülazîz Dehlevî-Şehristânî)Zeydiyye fırkası mensubları 864 (H.250)'de Taberistan bölgesinde isyân ettiler.Bağımsızlıklarını îlân edip, Zeydiyye Devleti'ni kurdular. Daha sonraki asırlarda da fırka olarakdevâm eden Zeydiyye fırkası mensûbları zamanla Yemen'de hâkimiyet kurdul ar. (AbdülazîzDehlevî)Zeydiyye fırkasının temel görüşleri şunlardır: Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi vesellem isim ve şahsını belirtmek sûretiyle yerine bir imâm (halîfe) vasiyet etmiş değildir. Onuniçin imâm, ancak vasıfları ile tanınabilir. Taşıdığı vasıflar îti bâriyle imâm, hazret-i Ali'dir.Hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'in halîfeliklerini kabûl ederler. Büyük günâh işleyen kimsetam mânâsı ile tövbe etmedikçe temelli olarak Cehennem'de kalacaktır. (Abdülaziz Dehlevî,Abdülkâdir Bağdâdî)