İHSAN


Results for "İHSAN"

Ottoman - Turkish Dictionary

İSTİHSAN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Korunmak. Korumak, müdâfaa etmek, karşı koymak. * Sağlam bir yere kapanmak.
Ottoman - Turkish Dictionary

İSTİHSANEN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Beğenerek, istihsan ederek.
Ottoman - Turkish Dictionary

UKKAŞE BİN EL-MİHSAN EL-ESDÎ (R.A.)

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Efâdıl-ı Sahabeden ve kahramanlardan olup hususan Bedir muharebesinde ve Hazret-i Ebu Bekir (R.A.) devrinde mürtedlerle olan muharebede yararlıklar göstermiştir. Peygamberimizin vefat tarihinde 44 yaşlarında idi.
Islamic Glossary

İHSÂN

(Islamic Glossary) :
1. İyilik etmek.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A'râf sûresi: 55)İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15)İhsânın karşılığı ancak ihsândır. (Rahmân sûresi: 60)Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder. Din kardeşininözrünü kabûl etmeyen, Kevser havzından içmeyecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İranşahları, o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. (İmâm-ıRabbânî)İhsân her yerde övülmeye değer. Bilhassa akrabâya ve komşulara olunca daha iyidir.(İmâm-ı Rabbânî)Hamd olsun, nîmetleri bol Allah'a,Önce, varlık nîmeti verdi bana!İhsânlarını saymaya güç yetmez,Güç de, her üstünlük de lâyık O'na!(M. Sıddîk bin Saîd)2. Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmek.İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyor isen de, Oseni hep görmektedir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
Islamic Glossary

İSTİHSAN

(Islamic Glossary) :
Güzel bulma, güzel görme.1. Kıyas denilen delîlin iki kısmından birisi olan hafî (gizli, kapalı) kıyas, yâni asl (hakkındaaçıkça hüküm bulunan şey) ile, fer' (hakkında açıkça hüküm bulunmayan şey) arasındamüşterek (ortak) olan ve aslın hükmünün fer'e verilmesine sebeb olan illetin (vasfın, özelliğin),müctehid âlim tarafından kolayca anlaşılamadığı kıyas.İslâm dîninde din bilgilerinin elde edildiği ana kaynak dörttür: Kitâb (Kur'ân-ı kerîm),sünnet (Peygamber efendimizin mübârek sözleri, işleri ve görüb de bir şey demediklerihususlar), icmâ' (müctehid âlimlerin bir işteki sözbirliği) ve kıyastır. Kı yas, müctehid âlimin,fer'in (hakkında açıkça nass yâni âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf bulunmayan bir işin) hükmünübuna benzeyen ve hakkında nass bulunan bir işin (aslın) hükmüne benzeterek anlamasıdır. Aslınhükmünün fer'e verilmesine sebeb olan illet, müctehid âlim tarafından kolayca anlaşılabiliyorsa,böyle kıyâsa, kıyas-ı celî (açık kıyas) denir. Kolayca anlaşılamıyorsa, kıyâs-ı hafîdir (gizli,kapalı kıyâstır). (Serahsî)2. Müctehid âlimin daha kuvvetli ve dîne daha uygun gördüğü bir husustan dolayı, birmes'elede benzerlerinin hükmünden husûsî, özel bir hükme dönmesi, küllî (umûmî, genel)kâideye aykırı düşen hükmü alması; başka bir ifâde ile, müctehid âlimin, celî kıyasa aykırı olandelîlin hükmünü alması. Fıkıh ilminde istihsan sözü geçince bu mânâ kastedilir.İstihsânın dayandığı deliller vardır. Bunlar; âyet-i kerîme, hadîs-i şerîf, icmâ, kıyâs-ı hafî vezarûrettir. Meselâ, kıyâs-ı celîye ve küllî kâideye göre mevcut olmayan, yok olan bir şeyüzerine akd, (anlaşma, sözleşme) yapmak bâtıldır, hükümsüzdür. Bu sebeble istisnâ' yâni birsan'at sâhibine sipâriş vererek, târif ederek bir şey meselâ bir ayakkabı yaptırmak üzere akd(anlaşma, sözleşme) yapılamaz. Çünkü, ayakkabı akd esnâsında henüz mevcut değildir, yoktur.Fakat bu türlü akde göre muâmele, iş yaptırmak her devirde yapılageldiğinden ve bu husustaicmâ' (müctehid âlimlerin sözbirliği) meydana geldiğinden, kıyâs-ı celî terkedilmiş, böyle birmuâmelenin câiz olduğuna, olabileceğine hükmolunmuştur. (Serahsî)Zevcin (kocanın) zevcesi(hanımı) için de kendi mülkünden onun izni (haberi) olmadanfıtrasını vermesi istihsânen câizdir. (İbn-i Âbidîn)