İm.


Results for "İm."

Philosophical Dictionary

Çağrışım.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tedâî, Fr., Al., İng. Association, İt. Associazione). Bir bilinç durumunun kendiliğinden bir ya da birçok bilinç durumlarını uyandırması... Düşünceler arasındaki mantıksal bağdan ayırt edilmelidir, çağrışımda mantıksal bağ yoktur. Bu anlamda çağrışımsal deyimi, mantıksal deyimine karşıttır. Çağrışım bir ansal özdevim (Os. Zihnî zâtülhareketiyyet, Fr. Automatisme mental)dir. bkz. Çağrışımcılık.
Philosophical Dictionary

Çağrışımcı Ruhbilim.

(Philosophical Dictionary) :
bkz. Çağrışımcılık.
Philosophical Dictionary

Deneyim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tecrip, Fr., Al., İng. Experimantation, İt. Esperimentazione). Yöntemli deney... Deneyim, belli bir amaçla ve belli kurallara göre yapılan bilimsel deneyi'i dilegetirir. Fizikçi W.H. Westphal'in tanımıyle deneyim "doğadaki gözlemin laboratuvara göre göç etmesidir". Buna işlenmiş deney (Os. Muntazam tecrübe, Fr. Experience elaboree( de denir. Deney genel anlamda bir türlü dış (duyusal) ve iç (ruhsal) denemeleri, deneyim özel olarak laboratuvarlarda hazırlanan denemeleri adlandırır. Deney'le deneyim arasındaki anlam ayrılığı, deneyli'yle deneysel arasındaki anlam ayrılığına uygun düşer. bkz. Deney, Deneyli, Deneysel.
Philosophical Dictionary

Devim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Hareket, Fr. Mouvement, Al. Bewergung, İng. Move, it. Movimento). Özdeğin var olma biçimi... Dar anlamda değişme (Os. Tebeddül, Fr. Changement) demek olan devim, özdeğin kendiliği olarak, yer değiştirmeden düşünceye kadar evrende geçen bütün değişme süreçlerini dilegetirir. Evrende her şey devimsel ve dolayısıyle değişken'dir. Durgunluk (Os. Sükûnet, Fr. Repos) göreli bir kavramdır ve gerçekte devimli olanın bir başka şeye göre devimsiz görünen durumunu dilegetirir. Örneğin güneş dünyamıza göre durgun, bağlı olduğu galaksiyle birlikte devingendir. Doğan, gelişen ve ölen her şey- ki evrende bu süreci izlemeyen hiç bir şey yoktur-devimlidir. Dağ başlarında durgun görünen kayalar bile bir zamanlar bugün bulundukları yerde yoktular, bir zaman sonra da bugün bulundukları yerde olmayacaklardır. Antik çağ Yunan düşencesinde ilk neden devemsiz ve değişmez olarak düşünülmüştü. ilk neden değişmezdi ama ondan çıkanların tümü değişiyordu; doğumları ölümler kovalıyor, odun yanarak yok oluyor, bitkiler ve hayvanlar büyüyorlardı. Hem değişmemek, hem değişmek (devim) nasıl olabilirdi? Bu kaçınılmaz soruyu karşılayan ilk düşünür Ksenofanes (İ.Ö. VI. yüzyıl) oldu. Ona göre değişirlik görünüşteydi, gerçekte değişen hiç bir şey yoktu. Parmenides (İ.Ö. 540-450), ustasının bu düşüncsini daha da geliştirdi. Var olan değişmez, diyordu, çünkü değişmek ya bir varlığa ya da bir yokluğa geçmek demektir. Varlık birdir, ikinci ya da üçüncü varlıklar ancak onun devamı ve kendisi olabelerler; varlığın yokluğa geçtiğini düşünmekse varlığın yokluktan geldiğini düşünmek kadar saçmadır. Parmenides, bu düşüncesiyle metafizik dünya görüşünü kurmuş oluyordu, devimi yok sayarak gerçeğe akıl yoluyle varılabileceğini ileri sürmüştü. Ona göre değişirlik duyularımızın kuruntusuydu, değişmezlikse akla uygundu. Devimi sezen ve savunan ilk düşünür Herakleitos (İ.Ö. 576-480) oldu. Ona göre varlık hiç bir şey değildi, oluş her şeydi. Evren, yaratmayla yok olmanın sonsuza kadar birbirini kovalayacağı bir alandı... Aristoteles'e göre latı türlü devim vardır: Oluş, yok oluş, artma, azalma, başkalaşma, yer değişimi. Devimin karşıtı durgunluktur (sükûnet). Bundan başka her devim türünün ayrı bir kaşıtı vardır: Oluşun karşıtı yok oluş, artmanın karşıtı azalma, yer değişiminin karşıtı durallık (sakinlik), niteliğine göre bir değişme olan başkalaşmanın karşıtı niteliksel durallık (sakinlik), niteliğine göre bir değişme olan başkalaşmanın karşıtı niteliksel durallık ya da karşıt bir niteliğe değişmedir... Diyalektik maddeciliğe göre madde kendiliğinden devim demektir. Devimsiz madde ve maddesiz devim hiç bir yerde olmamıştır. Devim, ilkin, devimin en yalın biçimi olan yer değiştirme 'den ibaret sanılmıştı. Örneğin antik çağ atomculuğu, Epikurosçuluk, Descartes ve Dekartçılık devimi bu anlamda anlamışlardır. Oysa devim, özdeğin sonsuz çeşitliliğine uygun olarak, sonsuz biçimlerle gerçekleşmektedir. Isı, ışık, elektrik rdalgaları, biyolojik ve fizyolojik süreçler, kimyasal sütreçler, entranükleer değişmelere ait karmaşık süreçler ve daha sonsuzca başkaları hep devim biçimleridir. Özdek nasıl sonsuzca başkaları hep devim biçimleridir. Özdek nasıl sonsuzca yeni biçimlere dönüşecektir. Devimin evrensel gerçekliğini, alman düşünürü Hegel'in idealist temeli üstünde, eytişimsel özdekçilik meydana koymuştur. bkz. Özdek, Özgüç, Özdevim, Yer Değiştirme, Dekartçılık, Mekanikçilik, Mekanikçi Özdekçilik, Devimcilik, eytişimsel Özdekçilik, Hegelcilik, Gelişme, Gürecilik.
Philosophical Dictionary

Devrim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. İnkılâp, Fr. Revolution, Al, İng. Revolution). Toplumsal yapıda sıçramayla gerçekleşen niteliksel dönüşüm... Diyalektik maddeciliğe göre doğa ve toplum bir bütündür. Bu bütünün evrimi, nicesel değişmelerin nitesel değişmelere dönüştüğü bir süreçtir. Evrim ve devrim bu bakımdan birbirlerine kökten bağlıdırlar. Devrim, evrimin (tekâmül, gelişme) zorunlu sonucudur. Karşıt güçlerin dengede bulundukları durum, belli bir nitelik gösterir. Bu nitelik güçlerden birinin ya da tümünün sayıca çoğalmasıyle, niceliksel değişimin en olgun anında birdenbire gerçekleşen bir sıçramayla yeni bir nitelik olur. Örneğin ısıtılan su, ısıtma sürecince su niteliğindedir. Birden bire kaynamaya başlar ve buhar niteliğine sıçrar. Leibniz ve Spencer gibi vülger evrimciler, doğada sıçrama olmayacağı kanısındaydılar. Çağdaş kbilim, sade doğada değil toplumdaki bütün evremlerin de sıçrayan bir devrimle gerçekleştiğini tanıtlamıştır. Evrim, kimi koşullar içinde daha ağır bir gerçekleşme görüşünün gösterse de, gene bir sıçramyla (devrimle) olur. Hollandalı bilgin De Vries, bitkiler üzerinde yaptığı incemeyle yavaş yavaş gerçekleştiği sanılan dönüşmenin birdenbire olduğunu, oluşma ortam ve koşullarını bulan bitkinin ani olarak değişiverdiğini tanımlamıştır. Nicesel değişmeler nitesel değişmeleri gerektirdiği gibi, nitesel değişmeler de nicesel değişmeleri gerektirir. Örneğin yeni bir makinenin (nitelikçe değişmiş makinenin)kullanılması, daha büyük (nicelikçe değişmiş, çoğalmış) bir randıman sağlar. Bu, nicelikçe büyüyen randıman da, yeni nitelik değişikliklerini gerektirir. Doğanın ve toplumun, tek sözle yaşamın ana yasası budur. Türkçemizdeki devrim deyimi, Batı dillerindeki revolution deyiminin çift anlamını taşımakta ve hem dönüşme (Os. İnkılâp) hem de zorla değiştirme (Os. İhtilâl) anlamlarını dilegetirmektedir. Felsefe açısından bu iki anlam özdeş olmakla beraber -çünkü hem inkılâpta, hem de ihtilâlde insansal bir etki söz konusudur-devrimci felsefenin kurucusu Karl Marx'ın şu sözleri konuyu aydınlatması bakımından ilginçtir. Karl Marx, Enternasyonalin La Haye'deki kongresinin kapanış söylevinde şöyle demiştir: "Sosyalizmi gerçekleştirmek için proletarya iktidarı mutlaka ele geçirmelidir. Ama biz, hiç bir zaman, bu amaca varmak için yolların bütün koşallarda aynı olduğunu söylemiş değiliz. Başka ülkelerin birbirinden başka olan koşularına yer vermek gerektiğini biliyoruz. Amerika, İngiltere ve sonra eğer yurdunuzun koşullarını iyi biliyorsam Hollanda gibi ülkelerde işçilerin barışçı yollardan amaçlarını elde edebileceklerini hiç bir zaman inkâr etmedik". 8 eylül 1872 tarihinde Amsterdam'da yaptığı konuşmada ve The World gazetesinin 3 temmuz 1871 tarihli nüshasında yazdığı makalede de aynı zözleri tekrarlayan Karl Marx, özellikle bu sonuncu makalesinde, "barışçı yollardan iktidara gelmenin mümkün olduğu koşullarda ille de silahlı ayaklanmadan söz etmenin aptallık olduğu'nu söylemiştir. engels de 1891 tarihinde Erfurt Programının eleştirisi'nde aynı düşünceyi pekiştirir: "Halkın genel seçimlerle bütün iktidarı elinde bulundurabileceği ve anayasanın ulusun oylarının çoğunluğuna sahip olana her şeyi yapma imkânını verdiği ülkelerde eski toplumdan yeni topluma geçişin barışçı yollardan gerçekleşebileceğini kabul ediyoruz" (bkz. Marx-Engels, Critiquedes Programmes de Gotha et d'Erfurt, s. 863). bkz. Sıçrama, Evrim, Evrim ve Devrim, Nitelikten Niceliğe Geçiş, Nicelikten Niteliğe Geçiş, Aşma, Eytişimsel Özdekçilik, Tarihsel Özdekçilik, Toplumculuk.