TİP
Asya Tipi Üretim Biçimi.
(Felsefe Sözlüğü) :
Tarihsel özdekçilik öğretisinin kurucusu Alman düşünürü Karl Marx (1818-1883), Asya tipi üretim biçimi kavramını 1853 yılında New York Daily Tribune gazetesinde yayımlanan Hindistan üstüne yazdığı yazılarda ortaya atmış ve 1855-59 yıllarıa rasında yazdığı Formen die der Kapitalistischen Production Vorbergebm adlı metinde işlemiştir. Marx, bu metinde, insanlar arasındaki üretim ilişkileri biçimlerini şöyle sıralamıştır: İlkel toplum, Asya tipi üretim biçimi, antik üretim biçimi, köleci üretim biçimi, Germanik üretim biçimi, feodal üretim biçimi, kapitalist üretim biçimi... Marx'a göre, ilkel toplumda toprağın mülkiyeti bütün topluluğa aitti. İlkel toplumun evrimi tarım, hayvancılık, zanaatlar gibi yeni üretim biçimlerinin gelişmesine bağlıydı. Bu yeni üretim biçimleri gelişip bir üretim artığı (istihsal fazlası) meydana gelince ilkel toplhumun ilkel üretim biçimi Asya tipi üretim biçimine dönüşmek zorunda kalhdı. Çünkü üretim artığı daha karmaşık bir işbölümünü gerektirmişti ve insanlar arasındaki üretim ilişkileri bu gereğin zorunlu sonucu olarak yeni bir üretim biçimini zorunlu kılmıştı. Asya tipi üretim biçiminde üretim bir pazara doğru yönelmekteydi. Bir fazlalık üretme ve bu fazlalığı çoğaltma, kendi kendini geçindirmek amacını güdüyordu. İlkel toplumdaki kan bağlarıyle pek güçlü olarak bağlı aileler, bir büyük şefin çevresinde toplanan bir aileler kurulu yönetimine dönüşmüştü. Toplumsal otorite, demokratik ya da despotik biçimler alıyordu. "Bir üretim fazlasının varlığı, daha ileri bir toplumsal ayrışımı ve bu fazlalığın bir kısmını kendisine mal ederek topluluğun öteki üyelerini bu suretle sömüren bir azınlığın meydana gelmesini mümkün kılmakta"ydı. Bu azınlık, belli bir gücü elinde tutarak, devlet gücünün ilk biçimini oluşturuyordu. Ortak çıkarları savunmak ve uyuşturulmaz (antagonist) çıkarlara karşı korunmak gerekmişti. Bu azınlık ya mirasla geçen görevler, yoluyle, ya da başka gruplarla çekişmelerin çoğalması yüzünden gittikçe daha güçleniyordu. "Siyasal egemenliğin temeli sosyal fonksiyondu ve siyasal egemenlik ancak kendisine verilen bu sosyal fonksiyonu yerine getirdiği sürece devam edebilirdi". Asya tipi üretim biçiminin ayırıcı niteliği, sosyal fonksiyonu temsil eden bir bireyin topluluk üstündeki egemenliğinde belirmektedir. Daha açık bir deyişle bu biçimde egemenlik, bir bireyin başka birey ya da bireylere egemenliği değil, sosyal fonksiyonu temsil eden bir bireyin bütün topluluğa egemenliğidir. Toprağın mülkiyeti devletin olmuştur, topluluk bireylerinin mülkiyeti yoktur ama tasarruf hakları vardır. Artık-değer vergi biçiminde devletin elinde toplanmaktadır. Ticaret, bu sistemde, bir pazar üretimi konusu değil, bir devlet gelişmesi ve savunması konusudur. "Tüccar burada bir devlet memuru olarak ortaya çıkar. Devletçe alınan vergi, devleti temsil edenler yararına alınan toprak rantına dönüşür". Bu sistemde birey, başka bir bireye bağlı değil, topluluk halinde kendisinden daha üstün bir topluluğa topluca bağlıdır. Burada, devlet ve egemen sınıf üretim koşullarına doğrudan doğruya el atar. Bu yüzden bu sisteme XVII. yüzyıldan beri Doğu despotizmi (Fr. Despotisme orientale) adı verilmiştir. Asya tipi üretim biçiminde, genel olarak kölece kullanılan topluluğun üretim ilişkisi, köleci üretim biçimindeki üretim ilişkisi gibi bir ana üretim ilişkisi (ana ilişki) değildir. Çünkü toprağın özel mülkiyeti yoktur, toplumun fazladan çalışma yükümü bir devlet angaryası biçimindedir. "Gerçek bir üretici kölelik düzeninin gelişmesi için köy toplulukları çerçevesinde toprağın özel mülkiyeti gereklidir". Buysa ancak Avrupa'da antik üretim biçimi (eski Yunan ve Roma) alanında gerçekleşmiştir. Antik üretim biçiminde yurttaşların özel mülkleri vardır; mülkiyet, toprak mülkiyeti ve özel mülkiyet olarak ikiye bölünmüştür. Borç için kölelik, savaş tutsağı olarak kölelik bu alanda belirmiş ve kölelerin bireylerce özel olarak kullanılması olayı baş göstermiştir. Birçok özgür yurttaşlar, bu yollardan, özgürlükleriyle birlikte mülklerini de yitirmektedirler. Mülkyet belli ellerde toplanmaktadır. "Demek ki antik üretim biçiminin evrimi, gerçek bir köleci üretim biçimine geçiş koşullarını kendiliğinden oluşturmaktadır. Bu süreç boyunca da feodal üretim biçiminin temellerinden biri olan Germanik mülkiyet ve üretim biçimleri meydana gelecektir". Germantik üretim biçiminin ayırıcı niteliği, özel mülkiyetin ortak mülkiyetle bir arada bulunuşudur. buradaki ortak mülkiyet, antik üretim biçimindeki topluluk mülkiyetinden farklı ve onun tersine olarak otlaklar ve av alanları gibi gerçek bir ortak mülkiyettir. Bu tip ortak mülkiyet, özel mülkiyetin tamamlayıcısıdır. Antik üretim biçiminde ortak mülkiyet bir devlet mülkiyetiydi ve özel mülkiyetle gelişiyordu. Germantik biçimde bu çelişme yoktur. Kaldı ki Germanik biçimin evrimi, büsbütün başka bir kaynaktan, hayvancılık ve gezici tarım yapan savaşçı kabilelerin ilkel topluluk mülkiyeti çizgisinden gelmektedir. Egemen sınıf, Germanik savaşçı şefler ve onların silahlı adamlarıdır. Zamanla özgür köylüler, daha önce Gal köylülerinin yaptıkları gibi, topraklarının mülkiyetini bu şeflere aktarmışlar ve birkaç kuşak sonra tam bir toprak kölesi biçimine dönüşmüşlerdir. "Özgür köylülerin boyunduruk altına alınmaları süreci, Roma imparatorluğunun son yüzyıllarında başlamış olan kölelerin özgürleştirilmesi davranışıyle birleşerek, bağımlı bir küçük üreticiler sınıfının feodal üretim ilişkileri temeli üstünde soylu toprak sahipleri sınıfı tarafından tek yanlı olarak sömürülmeleriyle sonuçlanmıştır...". Asya tipi üretim biçiminin özellikleri şöyle sıralanabilir: 1. Asya tipi üretim biçimi, ilkel üretim biçimini andırır; her ikisinde de özel mülkiyet yoktur, bireyler topluluğun üyesi olarak sadece toparğı kullanma hakkına sahiptirler. Ancak Asya tipinde insanın insan tarafından sömürülmesi vardır, ilkel toplumda böyle bir olay yoktur. Bu bakrımdan Asya tipiyle ilkel toplum birbirlerinden ayrılırlar. 2. Asya tipinde savaşlar yüzünden köleler bulunabilir, ama köleci biçimdeki kölelerden farklıdır. Çünkü, Asyat ipinde köle sahibi de bağımlıdır ve köle emeğini dilediğince sömürme bakımından frenlenmiştir. Bu fren, köle sahibi sömürmesiyle çelişme halinde bulunan devlet angaryasıdır. 3. Angarya bakımından Asyat ipinin feodal biçimle bir benzerliği görülürse de, bu ikisi arasındad a fark vardır. Çünkü feodal biçimde köle, derebeyine birey olarak bağlıdır; Asyat ipindeyse bireyin devlet memuruna bağımlılığı, topluluğun devlet bağımlılığından doğal dolaylı bir bağımlılıktır. 4. Asya tipi, sınıfsız toplumdan sınıflı topluma geçişe özgü bir sosyal organizasyon biçimidir ve bu uyuşmazlığı içermektedir. Burada devlet ve egemen sınıf, üretim koşullarınadoğrudan doğruya müdahale eder. Toplum ürünün bir kısmını peşin pay olarak alan bir devlet aristokrasisi doğmuştur.. Asya tipi üretim biçimi üstünde yapılan yeni çalışmalar vet arih alanında meydana çıkarılan yeni gerçekler Asya tipinin büyük çapta çalışalardan (eski Mısır ve Mezopotamya'daki büyük vadilerin kurutma, sulama ve inşaatı gibi) doğmuş bulunan biçimleri oludğu gibi, böylesine büyük çalışmaların dışında kalmış biçimlerinin de bulunduğunu, tarımlı ya da tarımsız çeşitli biçimleri olduğunu meydana koymuştur. Genel olarak Asya tipi üretim biçimin7e düzenli bir üretim fazlası vardır ve gelişmesini de iç çelişmesi sağlamaktadır. Asya tipi üretim biçiminin iç çelişmeleri sınıfsız ve sınıflı toplumun bir arada ve iç içe bulunuşundan, devletin köylü emeğini elinde tutarak bir pazarın gelişme imkanlarını sınırlandırmasından, özel mülkiyetin gerçekleşmemesinden doğmşutur. Bu çelişmeler, ya eski Yunan ve Roma'da oludğu gibi Antik üretim biçiminden köleci üretim biçimine geçmek ya da köleci bir aşamadan geçmeksizin derebeylik düzeninin bazı biçimlerine dönüşmek yoluyle iki biçimde çözülmektedir. Ancak bu çözümler tarihsel çözümlerdir. Günümüzde, birçok evrim biçimleri gibi Asya tipi üretim biçiminin kalıntıları da, genel anamalcı üretimin gelişmesiyle şartlanmıştır. bkz. Tarihsel Özdekçilik.
Stereotipi
(Piskoloji Sözlüğü) :
Fizik eylem veya konuşmada tekrarlayıcı sabit kalıp.
ASYA TİPİ ÜRETİM TARZI [İng. Asian Mode of Product
(Sosyoloji Sözlüğü) :
K. Marx tarafından 1853 yılında bir makalede kullanılan bir kavramdır. uzak Doğu ülkelerinde, Çin ve Hindistan'daki ekonomik durumun ele alınmasında ilk defa kullanılmıştır.Bu üretim tarzının özellikleri arasında, otoriter devlet sisteminin sosyal tabakalaşma üzerindeki yoğun tesirleri, sınıflı, topluma ve özel mülkiyete geçilememesi, şehir ve köyler arasında ticari ilişkilerin kurulamaması, köy topluluklarının bağımsızlıklarını kaybetmeleri ve devletin kölesi haline gelmeleri, devletin kapitalist ilişkilerin gelişmesini önlemesi, toprak mülkiyetinin devletin elinde olması ve kamu hizmetlerini yürütmesi sayılabilir. Devleti tesile eden din adamları, askerler ve memurlar, halka rağmen imtiyazlı dudrumdadırlar. Devlet, kapalı köy ekonomisinin yarattığı artık değeri vergi yoluyla alır; devletin yağma ve haraç gibi gelirleri de vardır.Bu sistemde zamanla şehirler ortaya çıkmaya başlar, ticaret gelişir, tacirlerin devlet katında itibarı artmaya başlar. Toprak en önemli üretim faktörü olduğundan zamanla devlete ait topraklar işgal edilmeye başlanır. Ticari kazançlar sanayiye akmaya başlarken,babancı sermaye, bilhassa alt yapı yatırımlarında kendini gösterir. Şehirlerde bu gibi değişmeler olorken, köylerde klasik ilişkiler sürdürülür. Piyasalar gelişemez ve genişleyemez, bu da Batı anlamında kapitalizmin gelişememesi sonucunu vererek diyalektiğin tarihi yürüyüşünde tıkanıklıklar yaratır. Batı'da olduğu gibi, feodal aşamadan kapitalist aşamaya girilememesinin sebebi, Doğu toplumlarındaki Asya tipi üretim tarzına ve devlet teşkilâtına bağlanmaktadır. (Sezer, B., 1979, Türkdoğan, O., 1982, Genel Ekonomi ansiklopedisi, 1988)
LİKERT TİPİ SORU [İng. Likert-Type Question]:
(Sosyoloji Sözlüğü) :
Cevaplar arasında derece farkı belirli bir kurala göre sıralanan soru tipidir. Cevaplar, olumludan olumsuza doğru yazılır. Meselâ; beş dereceli soru tipinde cevaplar; çok iyi, iyi, orta, kötü çok kötü şeklinde derecelendirilirek sıralanır. (Gökçe, B. 1992)
TERTİPLİ GREV
(Ekonomi Sözlüğü) :
Kanunda gösterilen usul ve şartlara uyularak ve bir sendikanın sorumluluğu altında yapılan grevler. Türk mevzuatında, ancak bu tür grevlere izin verilmektedir.