azık


"azık" Kelimesi için arama sonuçları

Kimya Sözlüğü

Bazik oksit

(Kimya Sözlüğü) :
Suda çözündüğünde bazik çözelti oluşturan ya da asit ve asit oksitlerle reaksiyona girerek tuz oluşturan metal oksitidir.
Meteoroloji Sözlüğü

NAZİK

(Meteoroloji Sözlüğü) :
(GENTLE) [s]Hızı ölçülemeye değer olmayacak kadar hafif olan rüzgar. Bofor Rüzgar Ölçeğinde, meltem yani saatte 8 ile 12 mil hızla esen rüzgarlar bu kategoriye girer. Bofor ölçeğinde bu tip rüzgarlar '3' rakamı ile gösterilir.
Rüya Tabirleri Sözlüğü

KAZIK

(Rüya Tabirleri Sözlüğü) :
Yönetim kademesinde bulunan bir kimseye, mal ve kuvvete, üzüntü ve kedere yahut nifak ihtimali bulunan işe; Kazık bazen aşık olmaya, üzüntü ve kedere yahut mala, Yaşlı birnin kendi sırtına kazık veya çivi çaktığını görmek, sırtına kazık çakılan kişinin nneslinden çok büyük bir alim ve önder çıkmasına, Duvara kazık çakmak soylu bir kimseye muhabbet etmeye bekar için evlenmeye, evli için eşinin hamile kalmasına; eve kazık çakmak bir kadını sevmeye, ağaca kazık çakmak ikiyüzlü birini sevmeye, Tenasül uzvundan çıkan kazık çocuğa delalet eder.
İslami Terimler Sözlüğü

RÂZIK

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Rızk veren. Yiyecek, içecek gibi kendisi ile faydalanılan şeyi veren.Hakîkatte hâlık (yaratıcı) ve râzık Allahü teâlâdır. İnsana, hâlık veya râzık demek ilhâddır(zındıklık, dinsizliktir). İnsanın aslî sıfatı, âcizlik ve ihtiyâçtır. Allahü teâlânın sıfat-ı zâtiyyesi(zâtına âit olan sıfatı), kudret (her şeye gücünün yetmesi) ve gınâdır (başkasına muhtâçolmamasıdır). İnsanlara, yarattı ve yaratıcı dememeli; Allahü teâlâya mahsûs olan Hâlık ismini,kimse için kullanmamalı ve ad takmamalıdır. (İsmâil Hakkı Bursevî)Allahü teâlâ öyle bir Râzıktır ki, kullarının günâhlarından dolayı onların rızıklarınıkesmiyor. (S. Abdülhakîm Arvâsî)
İslami Terimler Sözlüğü

TABÎB-İ MÜSLİM-İ HÂZIK

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Mütehassıs (uzman) ve açıkça günâh işlemeyen müslüman doktor.Hasta, hastalığının artmasından veya iyi olmasının gecikmesinden yâhut şiddetli ağrıgelmesinden veya hasta bakıcı hastalanarak, onlara bakamayıp helâk olmalarından korkar ise,oruç tutmayıp sonra kazâ eder. Sağlam kimse, hasta olacağını çok zan eder se ve nehirtemizlemek gibi iş yaparken veya devletin emri ile çalışırken, çok sıcak veya soğuk te'siri ilehelâk olacağını ve kimsesiz olup hiçbir yerden yardım görmeyen kadın nafakasını kazanmakiçin çamaşır yıkamak ve yemek pişirmek ile helâk olacağını çok zannederek anlarsa, oruçtutmaması ve niyetli, oruçlu kimsenin orucunu bozması câiz olur, başka zaman kazâ eder. Çokzannetmek, ölüm alâmetlerini görmekle veya kendi tecrübesi ile yâhut tabîb-i müslim-i hâzıkınhaber vermesi ile anlaşılır. Kâfir ve fâsık, yâni büyük günâh işlediği bilinen tabîbe muâyene vetedâvî câizdir, tedâvî olunabilir. Fakat bunların sözleri ile ibâdet bozulmaz. Orucunu bozarsa,keffâret lâzım olur. (İbn-i Âbidîn)