İran Felsefesi.
İran Felsefesi.
(Philosophical Dictionary) :
İran felsefesi, klasik ilkçağ felsefesinin kapsamı içindedir. İ.Ö. XV. yüzyılda Baltık kıyılarından ve Güney Rusya'dan gelen ve kendilerine arya (soylu) adını veren insan toplulukları önce İran'ı, sonra Hindistan'ı ele geçirdiler. O çağda, şimdiki İran topraklarının güaneyinde Persler, kuzeyinde de Medyalılar vardı. Kimi kaynaklar gerek Hint ve gerek İran'a Tanrı düşüncesinin bu gruplarca getirildiğini ileri sürmektedirler. Nitekim bu grupların Indra, Mitra ve Varuna adlı koruyucu tanrılarına eski Hint metinlerinde olduğu gibi, eski İran metinlerinde de rastlanmaktadır. Bu sava göre aryaların Varuna'sı İran'da Ahura olmuştur. İlkçağ İran felsefesi de, çağdaşları gibi, totemcilik ve canlıcılıktan dönüşen dinsel bir felsefedir. İ.Ö. VI-X. yüzyıllar arasında yaşadığı sanılan büyük İranlı düşünür Zerdüşt'ün kurduğu Mazdeizmden önce de ilkel bir Mazdeizm bulunduğu ve bu dinin daha sonra Parsîlik adını aldığı bir gerçektir. Zerdüşt (Zaratustra, Zoroaster), ekonomik yapıya çok önem veren gerçekçi bir düşünürdü. Ona göre, "gerçek dindarlık, oruçla ve tapınmayla değil, tarım çalışmalarıyle elde edilir. Ahura Mazda'nın bakışı her zaman çalışkan çiftçinin üstündedir". Bundan başka Mazdeizm, bir evrim dinidir. Zerdüşt'e göre dünya, evrim yasalarına bağlıdır ve insanlar bu evrimi gerçekleştirmek zorundadırlar. Fransız düşünürü Kont de Volney'in (1757-1820) ileri sürdüğüne göre, Musa'nın sanılan kutsal Tevraet, Musa'dan altı yüzyıl sonra yazılmıştır ve temel düşünceleri bütünüyle Zerdüşt'ten alınmadır. Paul-Masson Oursel gibi kimi düşünürler de Hint düşünceleri olan Jainizm ve Budizmde Zerdüşt temaları bulunduğunu ileri sürmektedirler. Hıristiyanlıkta da yer almış bulunan; ruhun ölmezliği, sonradan dirilme, Tanrı ve şeytan ikiliği gibi temel düşüncelerin Zerdüşt kaynağından yayıldığı üstünde birçok bilginler birleşmektedirler. Mazdeizmle birlikte İran topraklarına egemen olan Mitraizm (Mitra dini), hemen her dinin karşısında bir de gizemciliğin (mistisizm) yer aldığını belirtir. Mitraizm adı verilen İran gizemciliği, aryaların (Hint-Avrupalılar) Tanrısı Mitra'ya dayanmaktadır. Birçok dereceleri gerektiren ve dine girmek için bir erginleme (Fr. Initiation) törenini zorunlu kılan Mitraizmin ana düşüncesi evrensel kurtuluştur ve amacı insanları fizikötesi gizlere egemen kılarak ölümden önce mutlu etmektir. Fransız düşünürü Ernest Renan'a göre, "Hıristiyanlık meydana çıkmasaydı, bütün dünya Mitra dinini benimseyecekti". Nitekim, Roma İmparatoru Commodus'un bile girdiği bu din, Hıristiyanlıkla V. yüzyıla kadar başarıyla savaşmıştır. Bütün dinleri birleştirerek bütün insanlığı tek ülküde toplamayı deneyen İranlı Mani'nin (216-276) etkili Manişeizmiyle birlikte tüm İran felsefesi, belli bir toplumculuk karakteri göstermektedir. Özellikle İ.S. V. ve IX. yüzyıllarda eylemsel alana sıçrayan İran toplumculuğunun ana temaları insan eşitliği ve mal ortaklığıdır. V. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan Zerdüşt din adamı Mezdek'le 816 yılında Mezdek kalıntılarının başına geçerek Babekiye mezhebini kuran Babek, bu düşünceleri savunarak eylemsel alanda önemli başarılar kazanmışlardır. Nizamülmülk Siyasetname adlı yapıtında şöyle demektedir: "Mazdek, mal insanlar arasında ortaktır, diyordu. Çünkü insanlar, Tanrının kulları ve Âdem'in çocuklarıdır. Her biri ihtiyacına göre ötekinin malını kullanmalı ve hiç kimse bu haktan yoksun kalmamalıdır. Herkes malca eşit olmalıdır. Mazdek'in bu sözleri üzerine herkes malını ortaklığa koymuştu... Mazdek öldürüldükten sonra karısı Hurreme binti Kade, iki adamıyle birlikte Medayin'den kaçtı. Rey kasabasına giderek halkı kocasının yoluna çağırdı. Peşine takılanlara Hurrem-din adı verildi... Hurrem-dinler her yana dağıldılar ve her kentte başka bir ad aldılar, her yerde de baş kaldırdılar. Batınîler onlarla birlik oldu, çünkü her iki mezhebin aslı birdir". İ.S. 816 yılında Hurremîlerin başına geçen Babek (-?-838), Arap yönetimi altında bulunan Azerbaycan'da baş kaldırarak halife Ma'mun'la halife Mutasım'ı yürmi üç yıl uğraştırmıştır. Babek, Abbasîlerle Bizans arasındaki savaştan da yararlanarak, Fars ve Isfahan'a kadar genişleyen topraklara yayılmıştı. Pek geniş topluluğu, ölümünden sonra, Müslüman olup İslâm kökünden gelen Şiî Bâtınî düşünce akımından Karamatî ve İsmailî mezheplerine karıştılar ve toplumcu düşüncelerini yaymakta devam ettiler... İran gizemciliği Attar, Ömer Hayyam ve Sadî gibi usta sanatçılar yetiştirmiştir. Ünlü ozan Firdevsî'nin Şehname adlı yapıtı da İran mitolojisini kapsar.