MERTEBE
MERTEBE
(Islamic Glossary) :
Derece, makam.Mukarreb olan büyükler nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için hâliskul olmuşlardır. Bu mertebe mukarreblerin en üstün derecesidir. (İmâm-ı Rabbânî)Vilâyet yâni evliyâlık mertebelerinin sonu, en yükseği Abdiyyet makâmıdır. Vilâyetderecelerinde, Abdiyyet makâmının üstünde hiçbir derece yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)
Mertebe-i Vehm
(Islamic Glossary) :
Var olmadığı halde, var görünen.Bir ipin ucuna bir taş bağlayıp, öteki ucundan tutup, ipi elimiz etrâfında çevirirsek, dönentaş, karşıdan dâire şeklinde görünür. Dönen taş, nokta-i cevâledir (dönen noktadır). Görünendâire de vehmîdir, hayâlîdir. Aslında dâire yoktur. Yalnız bir g örünüştür. İşte Allahü teâlâbütün mahlûkları mertebe-i vehmde yaratmıştır. Fakat görünüşlerini devâm ettirmektedir. Âlemmevhumdur sözünün mânâsı budur. (İmâm-ı Rabbânî)Hâriçte mevcûd olan yalnız Allahü teâlâdır. Mehlûkların hepsi mertebe-i vehmde olup,O'nun kudretinin görünüşleridir. (İmâm-ı Rabbânî)Hak teâlâ eşyâyı his ve mertebe-i vehmde yaratmıştır. Onları varlıkta durdurmaktadır.Ebedî işleri ve sonsuz azâb ve nîmetleri bunlara bağlı kılmıştır. (İmâm-ı Rabbânî)
Vehm Mertebesi
(Islamic Glossary) :
Var olmayıp, var görünen.Nokta-i cevvâleden (dönen nokta) meydana gelen dâirenin varlığı, vehm mertebesindedir.Yâni, bir ipin ucuna bir taş bağlayıp, öteki ucundan tutup, elimiz etrâfında çevirirsek, dönentaş, karşıdan dâire şeklinde görünür. Dönen taş nokta-i cevvâledir. Görünen dâire vehmdevardır. Aslında dâire yoktur, yalnız bir görünüştür. Allahü teâlâ bütün mahlûkları bu mertebedeyarattı. Fakat görünüşlerini devâm ettirmektedir. Böylece var olmaları görünüş değil,doğrudur. Mertebe-i vehm'den kurtulup, nefs-i emrî olmuşlardır. Yâni yalnız geçici bir görünüşolmayıp, kalıcı bir varlık olmuşlardır. Vehm mertebesi şaşılacak bir varlıktır. Nefs-i emr(hakîkat, gerçek) mertebesindeki varlığa benzemez. Onunla ilgisi ilişiği yoktur. Nokta-i cevvâlenefs-i emr mertebesinde yâni gerçekten vardır. Bundan hâsıl olan dâire ise mertebe-ivehmdedir, gerçek olarak yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)