Olaybilim.


Risultati per "Olaybilim."

Dizionario filosofico

Olaybilim.

(Dizionario filosofico) :
(Os. Mebhas-i şüun, Fr. Phenomenolgie, Al. Phaenomenologie, İng. Phenomenology, İt. Fenomenologia). Nesnenin bilgisine ancak özneden varılabileceği savını gerçekleştirdiği ileri sürülen yöntem... Alman düşünürü Edmund Husserl (1858-1939)e göre nesnenin bilgisine ancak özneden varılabilir. Olaylar (fenomenler) bugüne kadar şu ya da bu yönden anlatılmışlardır ama onların kendiliklerinde ne olduğu henüz çözülmemiştir. Bilinmeyen bu fenomenlerin başında da insan gelmektedir. Özne olmadan nesne de olamaz ve nesne ancak özneyle denenebildiği kadar bilinebilir. Bu deneme de ancak olaybilim yöntemi'yle yapılabilir. Bunu gerçekleştirmek için bilinç, nesneye yöneltilmelidir. Bilincin bu yöneliminde önkoşul, bütün verilmiş bilgileri (Husserl'in deyimiyle bütün dünyalıları) ortadan kaldırmak (Husserl'in deyimiyle paranteze almak)tır. Görünen'den (fenomen) başka hiç bir bilgi yoktur, bilgi olmayınca hatırlama da yoktur, dünyalı olarak hiç bir aracıdan yararlanılamaz. Yaşadığımız dünyayı daha iyi kavramak ya da yeniden kurmak içni, fenomenoloji yöntemiyle çalıştığımız süre, yaşadığımız dünyadan isteğimizle vazgeçeceğiz. Çalışmamız, böylece, dünyadışı bir çalışma olacaktır. Elde edilen tasarımları da bu açıdan değerlendirmek zorundayız. Bu alandaki fenomenler de dünyalı fenomenler değil, her türlü dünyalılıktan soyulmuş fenomenlerdir. Örneğin sözünü ettiğimiz vücut, fizyolojik bir vücut değil, cisimli-ruhlu som bir görünüdür. Husserl, evreni kavramamız için önce -buradaki öncelik, bir zaman önceliği değil bir düşünce düzeni önceliğidir; çünkü zaman da bir dünyalı olarak paranteze alınmıştır- kendimizi kavramamız gerektiğini ileri sürmektedir. Her şeyi vücudumuzla deneyeceğiz, evrene vücudumuzla açılacağız. Başkasının ben'i ancak kendi ben'imizle anlam kazanacaktır. Başkasının vücudunu, kendi vücudumuzdan aldığımız vücut anlamını başkasının vücuduna aktararak, kavrayabilirz. Bu aktarma, bize, kendi ben'imizin içinde başkasının ben'inin de yaşamakta olduğu gerçeğini verir. Öyleyse dünya ancak başkalarıyle birlikte varır. Bu birliktelikse insan-kültür-toplum-tarih dünyasının evrensel bir birlikteliğidir... Öznel idealizmin tipik bir örneği olan Husserl'in bu savı ve yöntemi çağdaş idealist akımları büyük ölçüde etkilemiştir. Evreni, kendini aşmış bir ben'le ve ben'in kendini aşabildiği oranda kurma anlayışı başta varoluşçuluk olmak üzere birçok düşünceci öğretilere temel olmuştur. Usaaykırıcılığın (irrasyonalizm) bu yeni biçiminden Katolik kilisesi yararlanmaya çalışmaktadrır. Bilgiyi, doğasal ve toplumsal nesnel gerçeklik yerine bilinçte aramayı öneren fenomenolojik sav çağdaş burjuvazinin çıkarlarına uygunluk oranında tutulmuş ve yayılmıştır... Fenomoloji deyimi, Husserl'den önce, çeşitli anlamlarda Lambert, Kant, Hegel, Hamiltoın, Hartmann tarafından da kullanılmıştır. Örneğin Hegel'in 1860 yılında yayımlanan Ruhun Fenomenolojisi adlı yapıtı, ruh'un, bireysel duygulanımlardan tümel us'a doğru yükseliş basamaklarını inceler. bkz. Varoluşçuluk, Yeni Tomacılık, Kişilikçilik.