sınırfrontière
sınırfrontière
sinirnerf
sınır e Grenze.
sinir r Nerv.
sınırfrontera
sınırconfín
sinirnervio
sınırsîndor, sînor, tixûb.
sinir1.tûre. 2.hêrs.
SINIR is. 1. Uç boyu, hudut: Yurdumuzun sınırları. 2. Bir yayıntının sonunu gösteren çizgi: Gölün sınırı. 3. Had.
SİNİR is. 1. Beyinle organlar arasında uyartıları ileten beyazımsı kordonlara verilen ad 2. Kas kirişi ve zarı.
SİNİRSinir (damarı) insanınları uzlaştıran kimseye, takvaya, şahit tutmaya ya da baba tarafından akrabaya, Sinirinde ağrı hissetmek üzüntüye, Sinirin kerislemi hasta için ölüme, sağlıklı kimse için işinin bozulmasına delalet eder. (Ayrıca Bakınız; Sinirli.)
sınır1. frontier, border. 2. boundary, limit. açı math. limit angle. çekmek/koymak /a/ to limit, set a limit to.
sinir1. anat. nerve. 2. colloq. sinew, tendon; muscle fiber. 3. quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior. 4. thing about which one is fastidious. 5. anger; irritation. 6. equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I´m very upset. 7. irritating, exasperating (person, thing). ağrısı neuralgia. leri altüst/ayakta olmak to be very upset, angry, or irritated. argınlığı neurasthenia. boğumları anat. neural ganglions. leri boşanmak to have a fit of nerves, be unable to control oneself, get hysterical or slightly hysterical. ine dokunmak /ın/ to get on (one´s) nerves, irritate, Brit. give (someone) the pip. leri gergin olmak to be tense, be under nervous pressure. leri gerilmek (for someone) to be ready to explode with anger. harbi war of nerves. hastalığı/sayrılığı neuropathy. kesilmek to become enraged. kökenli neurogenic. leri kuvvetli cool, self-possessed, imperturbable. i oynamak/ olmak to get angry, get one´s dander up. i tutmak to get angry suddenly, get in a temper. leri zayıf excitable, easily excited; easily irritated.
sınır dışı etmekexpulser
sınır dışı etmek ins Ausland abschieben.
sınır dışı etmekexpulsar
sinir hastası r Neurotiker.
sinir krizi r Nervenzusammenbruch, e Nervenkrize.
sinir küpü s Neverbündel.
SINIR ÖTESİ KİRLİLİK[ Transboundary pollution, transfrontier polltion ] Bir ülkedeki emisyonların genellikle hava ya da su ile taşınarak bir diğer ülkeyi etkilemesi.
sinir savaşı r Nervenkrieg.
sinir sistemi s Nervensystem.
sinir sistemisazûmana tûreyê.
SINIR TABAKASI(BOUNDARY LAYER) [i]Atmosferin yeryüzü şekillerinden etkilenen alt sürtünmeli seviyesi ile yeryüzü şekillerinin hiç etkin olmadığı üst sürtünmesiz seviye arasındaki sınır.
sınır taşıtîlk.
sinirbilim e Neurologie.
sinirbilimneurology.
sinirbilimitûrenasî.
sinirceneurosis.
sınırdaş(two or more countries) which share a common border, which border on each other; /la/ (country) which borders on (another country).
sınırdaşlıksharing a common border.
sınırdışıused in: etmek /ı/ to deport, send (someone) out of the country.
sinirdokuneural tissue.
sinirine dokunmak jdm. auf die Nerven gehen.
sınırlamaklimiter
sınırlamak begrenzen, beschrTMnken.
sınırlamaklimitar
sınırlamaksînorkirin, tixûb kirin.
SINIRLAMAK f. 1. Sınır koymak. 2. Belirlemek.
sınırlamak,sınırlandırmak /ı/ to limit, set a limit to.
sınırlandırmak begrenzen.
sınırlanmakto be limited.
sınırlayıcılimiting, restrictive.
sinirlemek/ı/ 1. to pull out the sinewy parts in (a piece of meat). 2. to hamstring, cut the leg tendons of (an animal).
sinirlendirmekirriter
sinirlendirmekirritar
sinirlendirmekhêrs kirin.
sinirlendirmek/ı/ to put (someone) in a temper, make (someone) mad; to irritate, annoy, grate on/upon, Brit. give (someone) the pip.
sinirlenmek sich TMrgern.
sinirlenmekhêrs bûn.
sinirlenmek/a/ to get mad (at); to get irritated (at), get annoyed (at).
sınırlılimité
sınırlıfini
sinirlinerveux
sınırlı begrenzt, beschrTMnkt.
sinirli nervös.
sınırlılimitado
sınırlıfinito
sinirlinervioso
sinirli1.bihêrs. 2.bitûre.
SİNİRLİSinir küpü olan birini görmek akılsız ve hisleriyle hareket eden ve bundan zararlı çıkan kimseye, Bir şeye sinirlendiğini görmek, can sıkıcı bir duruma delalet eder.
sınırlı1. /la/ bounded by. 2. limited, restricted. doğru math. segment, line segment. sayı math. finite number. sorumlu ortaklık law limited liability company.
sinirli1. quick to anger, quick-tempered. 2. angry, in a temper; heated, irate. 3. tense and irritable, edgy, nervous. 4. full of sinews, sinewy, tendinous.
sinirlilik e NervositTMt.
sinirlilik1. quickness of temper. 2. anger; irateness. 3. edginess, irritableness, nervousness. 4. sinewiness.
sinirliyaprakotu (sinirotu) Sinirotugiller familyasından; bir veya çok yıllık otsu bir bitkidir. Birçok yabani türü vardır.Faydası : İdrar söktürür. Yaraları iyileştirir. Cerahatı boşaltır. Nasırların sökülmesinde kullanılır.
sinirselneural.
sınırsız unbegrenzt, unbeschrTMnkt.
sınırsız1. lacking a frontier, border, boundary, or limit. 2. boundless, limitless, unlimited, unrestricted. doğru math. line. sayı math. infinity. sorumluluk law unlimited liability.