afi


Risultati per "afi"

Glossario islamica

MEFHÛM-I MUVÂFIK

(Glossario islamica) :
Lafızda (sözde) zikredilmeyen mânânın bizzat zikredilen mânâya hükümde uygunluğu.Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:Ana-babaya öf bile deme. (İsrâ sûresi: 23)Âyet-i kerîmede zikredilen ana-babaya öf demek yasaklandığı gibi mefhûm-ı muvâfık ileonları dövmek ve sövmek de yasaklanmıştır. (Molla Hüsrev)
Glossario islamica

METAFİZİK

(Glossario islamica) :
Fizik ve akıl ötesi. Beş duyu organıyla ve tecrübeyle anlaşılamayan şeyler. Fizik ötesiniaraştıran ilim, ilâhiyyât.Metafizik bilgilerden çürük bozuk olanları dîne uymaz. Bu ilimler öğrenilince, dinbilgilerinin aklî ilimlere uyan ve aklî bilgilerle çözülmeyen yerleri ve sebebleri meydana çıkar.Akla uygun sanılmayan, aklın erişemediği mes'elelerin inkâr edilemeye ceği anlaşılır. (SeyyidAbdülhakîm Arvâsî)Bütün nutuklarımda, atomdaki enerjiden nasıl istifâde edilebileceğini anlattım. Şimdiaklımıza haklı olarak şu suâl gelmektedir. Bu muzzam kudreti küçücük yere kim ve nasılkoydu?Buna ancak metafizik cevap verecektir. Ben ve arkadaşım atom bilgini Ha hn bu cevâbıİslâm dîninin verdiği fikrindeyiz. (W. Heisenberg)
Glossario islamica

MÜNÂFIK

(Glossario islamica) :
İnanmadığı hâlde, müslümanları aldatmak için, inanmış görünen kimse.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:Ey münâfıklar! Allahü teâlâ sizi kendi hâlinize bırakmaz. Hâlis mü'minlerimünâfıklardan ayırır. (Âl-i İmrân sûresi: 179)Dört şey münâfıklık alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalan söylemek,vâdini bozmak ve ahdine vefâ göstermemek (verdiği sözde durmamak) ve mahkemededoğruyu söylememek. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)Münâfık, iki sürü arasında bulunan bir koyun gibidir ki, o, bir defâ bu sürüye, diğerdefâ öbür sürüye katılır. (Hadîs-i şerîf-Sülûk-ül-Ulemâ)Ey Allah'ım! Ben, münâfıklıktan, şikâktan (tefrikadan) ve kötü ahlâktan sanasığınırım. (Hadîs-i şerîf-Sülûk-ül-Ulemâ)Münâfıkın alâmeti üçtür. Yalnız olduğu zaman tembeldir. Yanında birisi olduğu zamançalışkandır. Bütün işlerinde övülmeyi çok sever. (Vehb bin Münebbih)Mescide giren münâfıklar, kafesteki serçe kuşlarına benzer. Kafesin kapısı açılır açılmazuçarlar, kaçarlar. (İmâm-ı Mâlik)Münâfık, İslâmiyet'ten bahseder, fakat onunla amel etmez ve ona uymaz.(Huzeyfet-ül-Yemânî)
Glossario islamica

MÜNÂFİKÛN SÛRESİ

(Glossario islamica) :
Kur'ân-ı kerîmin altmış üçüncü sûresi.Münâfikûn sûresi Medîne'de nâzil oldu (indi). On bir âyet-i kerîmedir. Sûrede münâfıkların(müslüman olmadıkları hâlde müslüman görünenlerin) davranışları anlatıldığından,Sûret-ül-Münâfikûn denilmiştir. (Muhammed bin Hamzâ, İbn-i Abbâs, Râzî)Münâfikûn sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki:Mallarınız ve çocuklarınız, Allahü teâlâyı hâtırlamanıza mâni olmasın. (Âyet: 9)Kim Münâfikûn sûresini okursa, nifâktan kurtulur. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Beydâvî)
Glossario islamica

MÜSÂFİR (Misâfir)

(Glossario islamica) :
Yolcu. Senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile üç günde gidilecek yeregitmeyi niyet ederek, bulunduğu yerin kenar evlerinin dışına çıkan kimse. (Bkz. Seferî,Seferîlik)Allah'a ve âhiret gününe îmân eden müsâfire ikrâm etsin. (Hadîs-işerîf-Meşârik-ul-Envâr)Üç kimsenin duâsı muhakkak kabûl olur. Mazlûmun, müsâfirin ve ana-babanın.(Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet- Terhîb)Bir kimse üç günlük yere gitmeyi niyet etmeden yola çıksa, bütün dünyâyı dolaşsa bilemüsâfir olamaz. (İbn-i Âbidîn)Müsâfir dört rek'atlı farz namazları iki rek'at kılar. Mukîm olan (müsâfir olmayan) imâmauyarsa, dört rek'at kılar. Müsâfir imâm olursa, dört rekatli farzların ikinci rekatının sonundaselâm verir. Cemâat ise, namazlarını tamamlamak için ikişer reka t daha kılar. (İbrâhim Halebî)Müsâfir, mest üzerine, üç gün üç gece (72 saat) mest edebilir. Kurban kesmesi vâcibdeğildir. (Tahtâvî)Evine, gelip geçici sâlih bir misâfir gelirse, onun hizmetini iyice yap! Hemen yemeğini ver,belki acıkmıştır. Yanında fazla oturma belki yorgundur. Yatmadan önce, kıbleyi, helâyı,seccâdeyi ona göster. (Süleymân bin Cezâ)Misâfiri çok severim. Çünkü rızkını Allahü teâlâ veriyor. Ben hiçbir şey yapmıyorum.Bununla berâber, Allahü teâlâ bana sevâb veriyor. (Şakîk-i Belhî)Dünyâ malına, makâmına ve dünyâ hayâtına güvenme! Biz bu dünyâda müsâfiriz, yolcuyuz.Sonunda ayrılıp gideceğiz. (Azîz Nesefî)