Hıristiyan Felsefesi.
Hıristiyan Felsefesi.
(Felsefe Sözlüğü) :
Hıristiyan felsefesi, bütün ortaçağı kaplar. Patristik ve skolastik olmak üzere iki dönemde gerçekleşmiştir. her iki dönem de antik çağ Yunan felsefesinin geniş etkisi altındadır. Hıristiyanlığın düşünsel savaşı antik çağ Yunanlılarının dini stoacılıkla başlamıştır. Putçulukla Hıristiyanlığın son savaşı köylerde olmuş ve sonunda putçuluğu yenen Hıristiyanlık, bu savaşta kazanabilmek pahasına ilkelerinden birçoğunu putçuluğa bağışlamak ve ondan birtakım ilkeler almak zorunda kalmıştır. Hıristiyanlık, antik çağ Yunan putçuluğundan farklı olarak, iki yenilik getirmektedir: Yaratma düşüncesi ve tektanrıcılık. Antik çağ Yunan düşüncesine karşı ve onunla çatışan bir tutumu vardır. Ne var ki, bu dayanma pek kısa sürmüş, Hıristiyan felsefesi peniplatıncı Ammonius sakkas'ın öğrecisi olan Origenes'in aracılığıyle antik çağ Yunan felsefesinin etisine girmeye başlamıştır. Kilise, önceleri karşı koymaya çalıştığı Platon öğretisinden, güçlenebilmek için kolaylıkla yararlanabileceğini sezmekte geçikmemiştir. Çünkü, Hıristiyanlık anlayışında olduğu gibi Platon için de, tek gerçek varlık tinsel varlıktır ve Tanı kendine benzeyen akıllı tinler yaratmış olan en yüksek'tir. Augustunus, Origenesin başladığını büsbütün güçelendirerek, Platon'u Hıristiyanlığa iyice yerleştirme işini başarmıştır. Augustinus'a göre, bilgeliğe erişmek Tanrıya erişmek demektir, öyleyse felsefe de Tanrı bilgisinden başka bir şey olamaz. Patriktik dönemin ayırıcı niteliği gizemci oluşudur, gerçek görülende değil görelmeyendedir. Tertullianus, bu şöyle dilegetirir: "Anlamadığım için inanmıyorum". Bu dönemde yüceliğin ölçüsü de insan usunu aşmış bulunmaktır (aşkın, müteal, transandantal). Hıristiyan felsefesinin ikinci ve büyük dönemi olan skolastik dönem, XI. yüzyılda, gene bir antik çağ Yunan düşünürüolan Aristoteles'in ezici etkisiyle başlamaktadır.Skolastik dönemin ünlü düşünürleri, ki artık okullaşmış ve yerleşmiş bir din felsefesinin yapıcıları ve izdaşlarıdır, şunlardır: Saint Anselmus (1033-1109) Petrus Abaelardus (1070.1121), Roscelin (1050.1120). Pierre Lombardl (1100-1160), Bernard de Clairvaux ( 1091-1153), Büyük adıyle anılan Albert (1193-1280), Saint Bonaventure (1221-1274), Aquino'lu Thomas (1225-1274), Guillaume d, Occam (1280-1348), Jean Duns Scotus (1270-1308), Nicolas de Cuse (1401-1464), Francisko Suarez (1548-1617), Hugues de Saint-Victor (1096-1141). Alain de Lille (1144-1202), Pierre d' Ailly (1350-1420). Hıristiyan felsefesinin bu skolastik dönemi kısaca okul adıyle de anılır ve ayrıcı niteliğidogmatik (inakçı) olşudur. Bu döneme ağırlığını koyan Aquino'lu Saint Thomas'ın Aristotelesçiliğidir. Kilise, önce, Platon'a da yaptığı gibi, Aristoteles'e de direnmişse de bu büyük Yunanlıda da çıkarına uygun yanlar bulmakta geçikmemiştir. Başlangıçta Aristoteles'in yapıtlarını savunanlar aforoz edilirken, artık onu yadsıyanlar aforoz edilmekte ve diri diri yakılmaktadır. Bu dönemin büyük sözünün de, ikinci Augustinus adıyle anlıan Anselmuş söylemiştir: "Anlamak için inanıyorum". Patristik dönemde anlamadıkları için inananlar, artık anlamak çabasına girişmiş bulunmaktadırlar. Ne var ki bu çaba, insan usunu kısa bir süre sonra Yenidendoğuşa (Rönesans) ulaştıracaktır. Skolastiğin ezici baskısı yüzünden kendilerini pek küçük gören insanlar, zorunlu olarak içlerine kapanmışlar ve gizemciliğe yönelmişlerdir. Bu zorunlu gizemciliği biçimlendiren Hıristiyan düşünürlerinin başlıcaları şunlardır: Saint François d' Assise (1182-1226), Maitre (üstat) adıyle anılan Jian Eckhardt (1260-1327), Johannes Tauler (1300-1361), Thomas Hemerken van Kempen (1380-1471), Ignace de Loyola (ölümü 1556), Jacob Boehme (1375-1624), Svedonborgyanizm adıyle anılan gizemci öğretinin kurucusu Emmanuel Swedenborg (1688-1772). Gizemcilik, bir bakıma, Hıristiyanları kiliseden uzaklaştırmış ve Tanrıyı kendi içlerinde aramaya yöneltmiştir.Bütün bu etkenler, skolastiğin çöküşünü hızlandırmışlardır. Hıristiyan felsefesi, çağımızda da, Aquino'lu Saint Thomas'ın öğretisini sürdüren izdeşlerince yenitomacılık adı altında işlenmektedir. Fransız metafizikçileri Jacques Maritain (1882-) ve Etienne Gilson (1884- ), Thomas'ın öğretisini çağdaş bilimselliğe uydurmaya çalışmaktadırlar. Yenitomacılığa göre insan Tanrıya, Tanrı düşüncesinden değil, tanrısal gerçeklikten gider. Daha açık bir deyişle nesnel gerçeklik vardır, insan bu nesnel gerçekliğin bilgisinden usüstü (süprarasyonel) bilgiye yükselir. Fransız düşünürü Gabriel Marcel'in (1889- ) Tanrıcı varoluşçuluğu (egzistansiyalizm) da bir çeşit yeniogustinusçuluk sayılabilir. Çünkü Gabriel Marcel'e göre, varlığımızı kuran ilk toplumsal olgunun nedeni ya da düşüncesi, benliğimizle benliğimizin aşkınlığı arasındaki ilişkidir.