Toggle navigation
İletişim
Türkçe
Türkçe
İngilizce
Almanca
Fransızca
İspanyolca
İtalyanca
Azerice
İçinde geçer
İçinde geçer
Aynen
İle başlar
İle biter
SOZLUKLER
Ara..
SOZLUKLER
×
Türkçe - Fransızca Sözlük
Fransızca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Almanca Sözlük
Almanca - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspanyolca Sözlük
İspanyolca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kürtçe Sözlük
Kürtçe - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilizce Sözlük
İngilizce - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyanca - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biyoloji Sözlüğü
Felsefe Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
Piskoloji Sözlüğü
Sosyoloji Sözlüğü
Ekonomi Sözlüğü
Tıp ve Hematoloji Sözlüğü
Çevre Sözlüğü
İsimler Sözlüğü
Denizcilik Sözlüğü
Meteoroloji Sözlüğü
Otomotiv Sanayi Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terimler Sözlüğü
Bilgisayar, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
Bitkiler Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
stand 1
"stand 1" Kelimesi için arama sonuçları
stand 1
(İngilizce - Türkçe Sözlük) :
f. (stood) 1. ayakta durmak, durmak; ayakta kalmak. 2. (up) ayağa kalkmak. 3. -in boyu/yüksekliği (belirli bir miktar) olmak: He stands five feet eleven inches. Boyu beş fit on bir inç. 4. (belirli bir durumda) olmak/bulunmak: As things now stand, I´m to leave tomorrow. Şimdiki duruma göre yarın gitmem gerekiyor. He stands accused of larceny. Hırsızlıkla itham ediliyor. On this subject he stands alone. Bu konuda yalnız kaldı. 5. (belirli bir yerde) olmak: Where does Trabzonspor stand in the rankings? Trabzonspor klasmanda kaçıncı sırada yer alıyor? The church stood at the top of the hill. Kilise tepenin başında duruyordu. 6. (bir şey) (belirli bir yerde) durmak: That statue´s stood there for years. O heykel orada yıllardır duruyor. 7. (su) (bir yerde) kalmak, durmak: Water stood in the low places for days. Su, alçak yerlerde günlerce kaldı. 8. çekmek; tahammül etmek, katlanmak, dayanmak: I can´t stand this. Bunu çekemem. He can´t stand to see that area now. Artık o semti görmeye tahammül edemiyor. 9. yürürlükte kalmak; geçerli olmak: My offer still stands. Teklifim hâlâ geçerli. 10. ısmarlamak, (birine) (verilecek bir şeyin) parasını ödemek: I´ll stand you a dinner. Sana bir akşam yemeği ısmarlarım. 11. (for) İng. (-e) aday olmak; (-e) adaylığını koymak: He´s standing for the presidency. Başkanlığa adaylığını koydu. 12. koymak; dayamak: Stand that statue by the door. O heykeli kapının yanına koy. Stand those paintings against the wall. O tabloları duvara daya. She stood the child on her shoulders. Çocuğu ayakları üzerinde omzuna aldı.
Hidden div
Son Aranan Kelimeler
stand 1
martini
TASALLİ
EZFELÎ
ERKÂN-I ASKERİYE
Kultur
ticker tape
Katlı oranlar kanunu
ammendare
borumsu
the pill
put in a good word for s.o.
Çok Aranan Kelimeler
ılık (133831k)
çüş (90686k)
açık (72244k)
İNDÎ (60750k)
ırmak (53775k)
çatı (52377k)
HÂDİS (51513k)
naşî (51036k)
balık (50296k)
hasır (46226k)
rêsî (43442k)
ılım (43030k)
Tüm sözlüklerde ara
Türkçe - Fransızca Sözlük
Fransızca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Almanca Sözlük
Almanca - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspanyolca Sözlük
İspanyolca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kürtçe Sözlük
Kürtçe - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilizce Sözlük
İngilizce - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyanca - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biyoloji Sözlüğü
Felsefe Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
Piskoloji Sözlüğü
Sosyoloji Sözlüğü
Ekonomi Sözlüğü
Tıp ve Hematoloji Sözlüğü
Çevre Sözlüğü
İsimler Sözlüğü
Denizcilik Sözlüğü
Meteoroloji Sözlüğü
Otomotiv Sanayi Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terimler Sözlüğü
Bilgisayar, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
Bitkiler Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
Tüm sözlüklerde ara