mantık


"mantık" Kelimesi için arama sonuçları

Fəlsəfə Sözlüğü

Mantık Yanlışları.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
Mantık kurallarının bilerek ya da bilmeyerek bozulması... Bilerek ve isteyerek yapılan mantık yanlışlarına yanıltmaca (Os. Mugalata, Fr. Sophisme, Al. Sophisma, İng. Sophism, İt. Sofisma), bilmeyerek ve istemeyerek yapılan mantık yanlışlarına bozuk mantık (Os. Kıyas-ı fasit, Fr. Paralogisme, Al. Paralogismus, İng. Paralogism, İt. Paralogismo) denir. bkz. Mantık, Bilgicilik, Mantığa Aykırı.
Fəlsəfə Sözlüğü

Mantık.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Mantık, Fr. Logique, Al. Logik, İng. Logic, İt. Logica). Düşüncenin düşünceyle doğrulanması bilimi... Antik çağ Yunan düşünürü Aristoteles, düşüncesinin doğru olup olmadığını denetlemek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve doğru düşünmenin kurallarını saptamaya çalışarak bunlara Yunanca alet anlamına gelen organon adını vermiştir. Aristoteles'e göre mantık kuralları, doğru düşünemnin aletleridir. Biçimsel mantık (Os. Surî mantık, Fr. Lagique formelle) adı verilen mantık, Aristoteles'in anlayışına uygun olan bu mantıktır. Kaldı ki mantık bilimi, yüzyıllar boyunca çeşitli düzeltmelerden geçtiği halde hep Aristoteles'in tanımına uygun ve biçimsel kalmıştır; çünkü düşüncenin gene düşünceyle doğrulanabileceği iddiasındadır. Oysa Marksçılığın bütün açıklığıyle gösterdiği gibi düşünce ancak pratikle doğrulanabilir, kuramı denetleyen ve doğru olup olmadığını meydana koyan eylemdir... Aristoteles'ten sonra mantık, biçimsel temeline uygun kalarak, çeşitli düzeltmelerden geçmiştir: İskenderiye okulu mantığı, özellikle İbni Sina'nın biçimlendirdiği İslâm mantığı, ortaçağ skolastiğinin ünlü port-royal mantığı, Descartes mantığı, Bacon'ın deneysel mantığı, Stuart Mill'in tümevarım mantığı, ihtimaler mantığı, Hegel'in diyalektik mantığı... Biçimsel mantık şu üç ilkenin üstüne kurulmuştur: Özdeşlik ilkesi (bir şey kendisinin aynıdır), çelişmezlik ilkesi (bir şey hem doğru hem yanlış olamaz), üçüncü durumun olanaksızlığı ilkesi (bir şey ya doğru ya yanlıştır, üçüncü bir olanak yoktur)... Uberweg, 1874 yılında, çelişmezlik ilkesiyle üçüncü durumunu olanaksızlığı ilkesini şu formülle birleştirmiştir: Doğru doğrudur, yanlış yanlıştır... Nesnel gerçekliklerin zihinde soyutlanması hallerinde geçerli bulunan ve tutarlı düşünmeyle konuşmayı sağlayan bu ilkeler metafizik yöntemce somut olgulara uygulanır. Soyutu somuta indirgemenin büyük yanılgılarını taşıyan bu anlayışa göre örneğin köle köledir (özdeşlik), hem köle hem efendi olunamaz (çelişmezlik), ya köle olunur ya efendili, üçüncü bir durum yoktur (üçüncü durumun olanaksızlığı)... Özdekçi diyalektik, bütün bunların yanlışlığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Doğa ve toplum sürekli bir değişme ve gelişme içindedir, bu bakımdan hiç bir şey kendi kendisiyle bile aynı kalamaz. Her gün başına oturduğumuz ve aynı sandığımız masamız hiç bir zaman kendi kendisiyle aynı kalmamıştır, sürekli bir çökme ve yıpranma içindedir. Kalımlılık, bir görünüşten ve bir derece farkından başka bir şey değildir. En sağlam görünen dağlar bile bir zamanlar bugün bulundukları yerde yoktular, bir zaman sonra da bugün bulundukları yerde olmayacaklardır. Her yanlış doğru yanını ve her doğru yanlış yanını da birlikte taşır, tüm doğru ve tüm yanlış yoktur. Bilgi bağıntılıdır ve bu bağıntılılığının içinde saltıklığını da sürdürür. Dünyanın yuvarlaklığı üstüne ileri sürülen birçok yanlış varsayımlar, gezgin Magellan tarafından pratikle doğrulanıncaya kadar, dünyanın yuvarlaklığı doğru düşüncesini de taşımaktaydılar. Bilgi sürecinde soyutlanan nesnel gerçeklikler, soyut yapılarıyle nesnel gerçekliğe indirgenince nesnel gerçeklikteki sürekli devim ve değişmeyi durduran ve nesnel gerçekliği değişmez nitelikte gösteren bir anlayışı meydana koyarlar. Metafizik yöntem bu büyük yanılgıyı taşıyan böylesine bir düşünme yöntemidir. Mantıksal tutarlılık açısından soyut olarak ele alınan bir insanın hem köle ve hem de aynı zamanda efnedi olması mümkün değildir. Oysa nesnel gerçeklikte somut olarak ele alınan köle her gün biraz daha efendiliğe dönüşmektedir ve kendi kendisiyle aynı kalmamaktadır. Soyut olarak hem köle ve hem de aynı zamanda efendi olunamaz. Oysa nesnel gerçeklikte birçok köleler efendiliğe ve birçok efendiler de köleliğe dönüşmüşlerdir. Soyut olarak ya köle olunur, ya efendi, bunların arasında üçüncü bir durum yoktur. Oysa nesnel gerçeklikte köle ve efendi, her ikisi de birbirlerinin niteliklerini içererek üçüncü bir olanağa, gerçek insana doğru aşılmaktadırlar. Metafizik yapılı bütün mantıklardan farklı olarak eytişimsel mantık, somuttan soyuta ve soyuttan somuta doğru sürekli gelişmenin yasalarını içerir. bkz. Eytişim Yöntemi, Metafizik Yöntem, Soyut, Somut, Bilgi Kuramı, Çelişme İlkesi, Özdeşlik İlkesi, Üçüncü Durumun Olanaksızlığı, Mantıkçılık.
Fəlsəfə Sözlüğü

Mantıkçı Olguculuk.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Mantıkî ispatiyye, Fr. Positivisme logique, İng. Logical positivism). Bilimsel bilginin ancak mantık yapısıyle doğrulanabileceği anlayışı... Bu anlayış, ayrı bir deyimle dilegetirilmekle birlikte, gerçekte yeni olguculuğun temelidir. Öznel düşünceciliğin tipik bir örneğidir. XX. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında '. Carnap, H. Reichenbach, O. Neurath, C. G. Hempel gibi düşünürlerce ileri sürülmüştür. Öznel düşünceci duyumculuğun yerine öznel düşünceci görgücülüğü koyarak bilimi, doğal olarak temellenmiş kavramlara indirgemişlerdir. Bu anlayışa göre bilimsel kavramlar, ancak görgül olarak doğrulanabildikleri ölçüde geçerlidirler. Örneğin sömürü kavramı görgül olarak doğrulanamaz, bu yüzden de mantıkçı olgularca yapma ve geçersiz sayılır. Onlar için toplumsal ilişkilerin belirlediği kavramlar gerçekliği ve geçerliği olmayan kavramlardır. Bu yüzden mantıkçı olgucular, yaşamdan kopmuş bir kuram geliştirmişler ve aşırı bilimcilik savlarına karşın bilimdışına düşmüşlerdir. bkz. Yeni Olguculuk, Olguculuk, Mantıkçılık, Mantık, Öznel Düşüncecilik, Sematik Okul.
Fəlsəfə Sözlüğü

Mantıkçılık.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Mantıkıyye, Fr. Logicisme, Al. Logicismus, İng. Logicism, İt. Logicismo). Mantığı felsefenin temeli sayan anlayış... Bu terim, Hegel'in öğretisi gibi mantığı felsefenin temeli sayan öğretileri dilegetirdiği gibi mantığı matematiğin temeli sayan Frege, Russell, Whitehead gibi mantıkçı matematikçilerin öğretilerini de dilegetirir. İlkin Baldwin tarafından Hegelciliği dilegetirmek için kullanılmıştır. Frederic Rauh da Kant'ın törebilimi için törebilimsel mantıkçılık (Fr. Logicisisme morale) deyimini kullanmıştır. Ruhbilimcilik (Fr. Psychologisme) karşıtı olarak da Edmund Husserl'in mantık anlayışını adlandırır. Deyimin çağdaş anlamı mantıksal matematik (Os. Mantıkî riyaziyye, Fr. Logique mathematique) akımını dilegetirmektedir. İlk izlerine antik çağın Megara okulunda rastlanan bu anlayışın kurucusu Alman düşünürü Leibniz'dir. Ne var ki Leibniz bu çalışmaları sırasında Aristoteles'in yanlışlarını bulmuş, ona büyük saygısı ve güveni olduğundan yanılgıyı kendisinde sanarak çalışmalarını yayımlamamıştır. İngiliz düşünürü David Hume, Fransız düşünürü Pierre Bayle'in anıtsal yapıtı Dictionnaire Historique et Critique (1697) inde bulup biçimlendirdiği düşüncelerle günümüzün çeşitli matematik mantık anlayışlarına temel olmuştur. Beyle'e dayanan Hume'a göre matematik bilgilerimiz, usumuzun, duyular yoluyle dış dünyaya başvurmaksızın sadece kendi mantıksal işlemleriyle meydana getirdiği düşünce bağlantılarıdır. Matematiği biz ussal sezgi (Fr. Intuition) ya da ussal kanıtlama (Fr. Demonstration) yoluyla biliriz. Örneğin "bire bir daha katılınca iki eder" önermesi usumuzun sezme yoluyle meydana koyduğu bir bağlantıdır. "Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir" önermesine de usumuzda mantıksal çıkarımlar yaparak ussal kanıtlama yoluyle varıyoruz. Matematik gerçekler aslında "kırmızı, kırmızıdır" önermesi türünden birer genellemedirler. Usumuz, bu gerçeklerin kesinliklerine mantıksal çözümlemelerle varır. Nasıl "kırmızı, kırmızı değildir" önermesini bizi çelişmeye düşürdüğü için yadsıyorsak, "bire bir daha katılınca üç eder" ya da "bir üçgenin iç açılarının toplamı 200 derecedir" önermelerini öylece bizi çelişmeye düşürdükleri için yadsırız. Demek ki matematik gerçekler aslında mantıksal önermelerden mbaşka bir şey değildirler. Bunun içindir ki matematik, mantığa geri götürülmelidir. Çağdaş matematik mantık anlayışının çeşitli akımlarının temeli, Bayle Hume düşüncecsidir. Bu düşünsel temele dayanan George Boole (1815-1864), mantık cebiri adı altında ileri sürdüğü bir matematiksel mantık çözümlemesi (İng. Mathematical analysis of logic) sistemi kurmuştur. Bu sistem Peirce, Schröder, Poretski vb. gibi mantıkçılarca izlenmiş ve geliştirilmiştir. Bir başka matematik mantık anlayışı da gene aynı temellerden yola çıkarak Alman matematikçi ve mantıkçısı Gottlob Frege (1848-1925) tarafından ileri sürülmüş, mantıksal semantik (Fr. Semantique logique) adı verilen bir anlayıştır. Bu anlayış, bir yandan Russel ve Whitehead tarafından aynı doğrultuda izlenip geliştirilirken öbür yandan Carnap ve arkadaşları tarafından imsel mantık (Fr. Logistique) adı altında idealist bir alana çekilmiştir. Matematiki mantığın temelinde Aristoteles'in biçimsel mantık ilkeleri yatar; kesin bilgi, karşıtının bizi çelişmeye düşüreceğini bildiğimiz bilgidir. Aristoteles'in biçimsel mantığı her ne kadar düşüncenin düşünceyle doğrulanmasını göz önünde tutuyorsa da bu düşünce gene de dış dünyadaki gerçeklikle bağlantılıdır. İmsel mantıksa biçimsel mantıktan, dış dünyadaki gerçeklikten de kopması bakımından, çok daha biçimseldir; onun için önemli olan, düşünsel bağlantılar bile değildir, sadece mantık formüllerini meydana getiren işaretler arasındaki bağlantılardır. Böylece sorutlaştırılan imsel mantık, somut ve nesnel diylektik mantık'a karşı çıkarılmak istenmiştir. Bütün bu akımlar, aralarındaki ayrılıklara rağmen, yeniolgucu idealizmde birleşirler.Nitekim bütün bu mantık anlayışlarının çoğuna genel bir anlamda mantıksal olguculuk (Os. Mantıkî, ispatiyye, Fr. Positivisme logique) da denir. Mantıksal görgücülük (Os. Mantıkî ihtibariyye, Fr. Empirisme logique) da bu mantıksal olguculuktan türemiştir. Bütün bu akımlar ayrıca biçimsel olarak dilcidirler; felsefenin, dilin gerek sentaks ve gerek semantik açısından mantıksal çözümüne indirgenebileceğini savunurlar. Dil alanında örneğin sömürü sözcüğünün dilden atılmasıyle sömürü olayının da ortadan kalkacağını ileri sürecek kadar idealisttirler. Matematik mantık akımı bir yandan matematiği mantığa indirgerken öbür yandan mantığı matematikleştirmiştir. Berttrand Russel'a göre "matematik ve mantık bir ve aynı şeydir". Matematik mantık alanında örneğin üçüncü durumun olanaksızlığı ilkesi gibi biçimsel mantık ilkelerinin sonsuz sayılara uygulanamayacağını savunan yapıcı mantık (Fr. Logique constructive); zorunluk, olanak, raslantı vb. gibi mantıksal kipleri inceleyen kipsel mantık (Fr. Logique modale) ve bundan üreyerek yanlış ve doğru ikilemesine dayanan klasik iki değerli mantığın yerine örneğin Lukasiewcz'in üç değerli ve dört değerli mantık sistemleri gibi n-değerli mantık önermeleri ileri sürene çok değerli mantık vb. gibi birçok mantık anlayışları da türemiştir. bkz. Mantık, Yeni Olguculuk, Mantıkçı Olguculuk, Semantik Okul.
Fəlsəfə Sözlüğü

Mantıköncesi.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Kablelmantık, Fr. Prelogique, Al. Prelogisch, İng. Prelogical). İlkelerin uslamlama biçimleri... Toplumbilimci Levy-Bruhl tarafından ilkellerin düşünme yapılarını dilegetirmek için kullanılmıştır. bkz. Mantık.