ŞİFÂ
Sıfat-ı Zâtiyye
( islamische Glossar) :
Allahü teâlânın zâtında (kendisinde) bulunup diğer varlıklarda bulunmayan, yalnız Allahüteâlâya mahsûs sıfatları. Bu sıfatların sonradan yaratılan varlıklarla hiçbir sûrette bağlantılarıyoktur. Bu sıfatlara sıfat-ı Vücûdiyye ve sıfat-ı Ulûhiyyet de denir.Allahü teâlânın sıfatları, zâtî (kendisine âit olan) ve sübûtî (başka varlıklarda sınırlı olarakbulunan) sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır. Allahü teâlânın sıfat-ı zâtiyyesi, altı tânedir. Bunlar;Vücûd (var olmak), Kıdem (varlığının öncesi, başlangıcı olmamak), Bekâ (varlığının sonuolmamak), Vahdâniyyet (zâtında, sıfatlarında ve işlerinde tek olmak; ortağı ve benzeriolmamak), Muhâlefetün lil-havâdis (hiçbir mahlûka, yaratılmışa hiçbir bakımdan benzememek),Kıyâm binefsihî (varlığının kendinden olması, var olmak için hiçbir şeye muhtâc olmaması). Bualtı sıfatın hiçbiri mahlûkların (yaratılmışların) hiçbirinde yoktur. Allahü teâlânın sıfat-ı zâtiyyesizâtı gibi ezelî (başlangıcı olmayan) ve ebedî (sonu olmayan)dir. Yâni sonsuz olarak va rdırlar.(Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
ŞİFÂ
( islamische Glossar) :
Hastalıktan kurtulma, iyileşme, iyi olma.Allahü teâlâ harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)Duâ ile ilâç, ömrü uzatmaz. Eceli geleni ölümden kurtarmaz. Ömür, ecel bilinmediği için,duâ etmek, ilâç kullanmak lâzımdır. Eceli gelmemiş olan sıhhate, kuvvete kavuşur. Şifâyıilâçtan değil, Allahü teâlâdan beklemelidir. (İmâm-ı Kastalânî)Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem üç türlü ilâç kullanırdı. Kur'ân-ı kerîm veyaduâ okurdu. Fen ile bulunan ilaçlar kullanırdı. Her ikisini karışık da kullanırdı. "Kur'ân-ıkerîmden şifâ beklemeyene şifâ nasîb olmaz" buyururdu. Fâtiha sûresini okumanın şifâolduğu çeşitli hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir. (İmâm-ı Kastalânî)İmâm-ı Ali Rızâ hazretleri Nişâbur'a gelince, Ehl-i sünnetten yirmi binden çok âlim vetalebe, kendisini karşıladı. Dedelerinden (yâni Peygamber efendimizden sallallahü aleyhi vesellem) gelen bir hadîs-i şerîf okuması için yalvardılar. İmâm hazretle ri bütün dedelerininisimlerini sayarak şu kudsî hadîsi okudu; "Lâ ilâhe illallah kal'amdır. Bunu okuyan kal'amagirmiş olur. Kal'ama giren de azâbımdan kurtulur!" İmâm-ı Ahmed bin Hanbel hazretleribuyurdu ki: "Bu hadîs-i şerîf, râvîlerin (bildirenlerin) isimleri ile berâber deliye okunursa, aklıbaşına gelir. Hastaya okunursa, şifâ bulur. (Ebû Nuaym İsfehânî)Balda şifâ vardır. Yetmiş peygamber bala bereket ile duâ etmiştir. (Seyyid AbdülhakîmArvâsî)Şifâ için okunacak duâ yazmamı istiyorsunuz. Şifâ için, istiğfârı (Allah'ım! Sendengünahlarımı, kusurlarımı affetmeni, bağışlamanı istiyorum, mânâsına Esteğfirullah vebenzerlerini) çok okuyunuz. Bütün derdlere, sıkıntılara karşı fâidelidir. Hûd sûr esinin elli ikinciâyetinde meâlen; "İstiğfâr okuyunuz! İmdâdınıza yetişirim." buyruldu. İstiğfâr insanı hermurâda, dileğe, âfiyete (sıhhate, iyi hâle) kavuşturur. (M. Osman Sâhib)
Şifâ Âyet-i Kerîmeleri
( islamische Glossar) :
Kur'ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyeti. Tevbe sûresi on dördüncü âyetinin sonu, Yûnus sûresi elliyedinci âyetinin ortası, Nahl sûresi altmış dokuzuncu âyetinin orta kısmı, İsrâ sûresi seksenikinci âyetinin baş tarafı, Şuarâ sûresinin sekseninci âyeti, Fussilet sûresi kırk dördüncüâyetinin ortası.Kur'ân-ı kerîmdeki şifâ âyetleri bir tabağa yazılıp, su koyarak eritilir. Şifâ âyetlerini abdestliolarak bir kâğıda yazıp, bu kâğıdı, bir kaptaki suya koymak da olur. Hasta bu suyu içerse,Allahü teâlâ şifâ ihsân eder. Âyet-i kerîme ve duâ elbette ş ifâ verir. Fakat şartların gözetilmeside lâzımdır. Okuyanın veya yazanın ve hastanın buna inanması şarttır. Hastanın, zararlıgıdâlardan, şüpheli ilâçları almaktan, soğuktan, haram ve zulümden sakınması, lüzûmlu şeyleriyapması lâzımdır. (Abdülhakîm Arvâsî, İmâm-ı Kuşeyrî)
Tecellî-i Sıfat
( islamische Glossar) :
Allahü teâlânın sıfatlarının tecellîsi.Seyyid Nûr'un bir teveccühü (bakması) ile tâliblerin (kendisine talebe olanların) kalblerizikre başlardı. Tecellî-i sıfat hâsıl olurdu. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)
sıfat
( Türkisch - Englisch Wörterbuch) :
,-tı 1. role, capacity, position. 2. adjective. 3. quality, attribute. 4. colloq. appearance, face. 5. colloq. title, honorific; nickname. eylem gram. participle. ıyla in the capacity of, as: Buraya müdür sıfatıyla geldi. He came here as the director.