BORÇ
BORÇ
(Ottoman - Dictionnaire turc) :
Geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para. Müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır, günahtır. Borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya sonraya bırakmak sevaptır. Borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da borçlarını zamanında ödemelidirler. Ödeyemiyecek olanlar da zamanından önce alacaklıya durumlarını bildirmelidir ki, o da işlerini ona göre ayarlasın. İslâm'da devletin vazifelerinden biri de borçlulara yardımcı olmaktır.
BORÇ
(Dictionnaire des sciences économiques) :
Bir kişi ya da kuruluşun, başka kişi ya da kuruluşlara karşı ödeme yükümlülüğü altında bulunması hali. Ödeme yükümlülüğü, şartlara uygun olarak yerine getirilirse borç ortadan kalkar.
BORÇ
(Dictionnaire des sciences économiques) :
Bir kiti veya kurulutun, bir diğerine karşı, genellikle daha önce alınmış belirli bir paranın, ana para, faiz ve öteki ödentilerle beraber geri verilmesi şeklinde yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüktür. Tarafların anlaşma şekline göre, bu yükümlülüğün yerine getirilmesi veya karşılığında bir hizmetin görülmesi şeklinde olabilir.
BORÇ
(Dream Dictionary of Phrase) :
Borçlu olduğunu görmek sıkıntı ve zillete, Borç ödediğini görmek sıkıntıdan kurtulmaya, akraba ziyaretene ve zor olan şeyin kolaylaşmasına; hac mevsiminde ise hacca gitmeye, Vadesi dolan borcu ödemek zekatını vermeye; diğer durumlarda olursa namaz kılmayya, Borçlu olmadığı halde borcu olduğun görmek helal kazanca yahut hayır yapmaya delalet eder.
BORÇ
(Glossaire islamique) :
Bir kimsenin başka birine bir şey yapmasını veya vermesini gerekli kılan yükümlülük.Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:Sadakalar (zekâtlar) Allahü teâlâdan bir farz olarak, fakirlere (nafakasından fazla fakatnisâb miktarından az malı olana) , miskînlere (bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayanmüslümana) , zekât memurlarına, müellefe-i kulûba (kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere)efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince âzâd, serbest olacak kölelere,borçlulara, cihâd ve hac yolunda olup muhtac kalanlara, kendi memleketinde zengin isede bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan ve çok alacağı varsa da alamayıp,muhtaç kalanlara verilir. (Tevbe sûresi: 60) (Hazret-i Ebû Bekr devrinde müellefe-i kulûbazekât verilmesine lüzum kalmadı. Bu sebeple zekât diğer yedi sınıftaki müslümanlaraverilmektedir.)Ey îmân edenler! Belirli bir vâde ile birbirinize borçlandığınız zaman, onu yazın (senedyapın) ... (Bekara sûresi: 282)Kendisi veya çoluk çocuğu muhtâc iken veya borcu var iken verilen sadaka kabûlolmaz. Borç ödemek; sadaka vermekten, köle âzâd etmekten ve hediye vermekten dahamühimdir... (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)En iyiniz, borcunu iyi ödeyeninizdir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafa)Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır: Kızını evlendirmek, borcunuödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, günâh yapınca hementövbe etmek. (Hadîs-i Şerîf-Tirmizî)Bir kimse, malı olduğu hâlde, borcunu ödemeği bir saat geciktirirse, zâlim ve âsî olur. Borçödememek öyle bir günâhtır ki, uykuda bile durmadan yazılır. (Seyyid Alizâde)