FAZILE


Résultats pour "FAZILE"

Ottoman - Dictionnaire turc

FAZİLETMEÂB

(Ottoman - Dictionnaire turc) :
f. Faziletin sığınağı olan kimse, yâni çok faziletli.
Ottoman - Dictionnaire turc

FAZİLETMEND

(Ottoman - Dictionnaire turc) :
f. Faziletli, iyi huylu.
Ottoman - Dictionnaire turc

FAZİLETPERVER

(Ottoman - Dictionnaire turc) :
f. Fazilet sahibi, faziletsever.
Dictionnaire philosophique

Fazilet.

(Dictionnaire philosophique) :
bkz. Erdem.
Glossaire islamique

FAZÎLET

(Glossaire islamique) :
1. Üstünlük. İyi ahlâklılık.Fazîlet ehlinin değerini, ancak fazîlet ehli bilir. (Hadîs-i şerîf-Bostân-ül-Ârifîn)Namazı cemâat ile kılmak, yalnız kılmaktan yirmi yedi derece daha fazîletlidir. (Hadîs-işerîf-El-Fıkh alel Mezâhibi Erbe'a)Dört halîfenin fazîlet ve üstünlükleri hilâfetteki sıralarına göredir. (İmâm-ı Gazâlî)İlim sâhibleri, diğer mü'minlerden yedi yüz derece daha fazîletlidir. (İbn-i Abbâs)İmâm-ı Şâfiî'ye bir mes'ele soruldu; sükût etti. "Niçin sustun?" dediklerinde; "Fazîletinsükûtta mı cevapta mı, nerede olduğunu anlayıncaya kadar sükûtu tercîh ettim" buyurdu.(İmâm-ı Gazâlî)Hazret-i Ebû Bekr'in fazîleti; îmânda ve çok mal vermekte, nefsini bu yolda hizmetçietmekte, en önde olması sebebiyledir. (İmâm-ı Rabbânî)2. Farz ve vâciblerin hâricindeki nâfile ibâdetler yâni müstehâb ve sünnetler.Din üç kısımdır: Emirler, yasaklar ve fazîletler. (Muhammed Rebhâmî)