HAŞENE
HASENEYN
(Glossaire islamique) :
Peygamber efendimizin mübârek iki torunu hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn.Allah'ım ben bu ikisini (Haseneyni) seviyorum, sen de sev. Onları sevmeyeni sen desevme. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed ibni Hanbel)Bir gün Resûlullah'ın yanına gitmiştim. Haseneyn önünde oynuyorlardı. YâResûlallah!Bunları çok mu seviyorsun?" dedim. "Nasıl sevmem? Bunlar benim dünyâdaöpüp kokladığım iki Reyhânımdır" buyurdu. (Ebû Eyyûb-i Ensârî)
Sünnet-i Hasene
(Glossaire islamique) :
İlk asırda (Resûlullah efendimiz ve O'nun arkadaşları olan Eshâb-ı kirâm zamânında) asıllarıîtibâriyle bulunan, sonraları daha da geliştirilen, minâre, mektep yapmak ve kitâb yazmak gibi,İslâm'ın izin verdiği, hattâ emrettiği güzel ve faydalı işler .Bir kimse, İslâm'da bir sünnet-i hasene yaparsa, bunun sevâbına ve bunu yapanlarınsevâblarına kavuşur. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)Minâre, müstehab olan sünnet-i hasenedir. Çünkü, müezzinin, ezânı yükseğe çıkıp okumasısünnettir. Minâre, bu sünnete yardım etmektedir. (Abdülganî Nablüsî)İslâm âlimlerinin çoğu, amelde bid'atleri (dinde ortaya çıkan, yapılan yenilikleri) iki kısmaayırdılar. Sünnete muhâlif olmayan yeniliklere, yâni birinci asırda Eshâb-ı kirâm zamânında aslıbulunanlara, bid'at-ı hasene (güzel, beğenilen bid'at) dediler. Aslı bulunmayanlara (dindenolmayan ve ibâdet olarak yapılan şeylere), bid'at-i seyyie (kötü, çirkin bid'at) dediler. İmâm-ıRabbânî hazretleri ise, aslı bulunanlara bid'at ismini bulaştırmadı. Bunlara, sünnet-i hasenededi. Mevlid okumak, minâre, türbe yapmak böyledir. Bid'at ismini, yalnız aslı bulunmayanlaraverdi. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)