alet
Delâlet-i Nass
( islamische Glossar) :
Nassın delâleti. Nass'da (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfte) zikredilen şeyin hükmünün,müşterek (ortak) illet sebebiyle zikredilmeyen şey hakkında da sâbit olduğuna delâlet etmesi.Bâzı âlimler delâlet-i nass'a, kıyâs-ı celî(açık kıyâs) demişlerdir."Ana-babana öf (bile) deme" meâlindeki İsrâ sûresi yirmi üçüncü âyet-i kerîmesi, açıkçaana-babaya öf demenin haramlığını delâlet-i nass ile bildirmektedir. Öf demenin haramoluşunun illeti (sebebi), eziyet vermektir. Bu illet, ana-babayı dövmede ve sövmede fazlasıylebulunduğundan, âyette açıkça bildirilmeyen ana-babayı dövmenin, onlara sövmenin deharamlığı ile hükmolunmuştur. (İbn-i Melek, Serâhsî)
HÂLET-İ NEZ'
( islamische Glossar) :
Ölürken rûhun çıkacağı an.Allah'ım! Bizi ve dînimizi her türlü zarardan koru. Hâlet-i nez'de îmânımızı alma. O andaşeytanı bize musallat etme. Bizi dünyâ ve âhiret hayırları ile rızıklandır. Allah'ım! Sen her şeyekâdirsin. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
İlm-i Âlet
( islamische Glossar) :
Ulûm-i âliyye denilen sekiz yüksek din bilgisini öğrenebilmek için lâzım olan yardımcıilimlerdir. Bunlara ulûm-i ibtidâiyye, başlangıç ilimleri de denir. Ulûm-i âliyye şunlardır:Tefsîr,usûl-i kelâm, kelâm, usûl-i hadîs, ilm-i hadîs, usûl-i fıkh, fı kh, ilm-i tasavvuf. Böylece dinbilgileri yirmi olmaktadır.
KEFÂLET
( islamische Glossar) :
Kefillik. Kefîl olmak. Bir kimsenin, borcunu ödememesi, taahhüdünü (verdiği sözü) yerinegetirmemesi hâlinde onun yerine borcu ödemeği, sözü yerine getirme mes'ûliyetini(sorumluluğunu) alacaklıya karşı üzerine almak.Kefâletin ihtivâ ettiği (taşıdığı) birçok güzel taraflar vardır. Bunlardan birisi, malının zâyi(yok) olacağı, alamayacağı korkusunda bulunan alacaklı kişinin bu düşüncesini ondan atma;ödeyemediği takdirde şahsına bir zarar geleceği korkusu taşıyan borçlunun bu korkusunugidermek her iki tarafın karamsar (kötü) düşüncelerini yok etmesi gibi faydaları taşır. Bu daher iki taraf için bir nîmettir. Kefâlet, âlicenâblığın gereği bir iştir. (İbn-i Hümâm)Ukûbâtta (cezâlarda) kefâlet sahîh değildir (olmaz). Birinin yerine, kefîli îdâm edilmez. (AliHaydar Efendi)
Mutlak Adâlet
( islamische Glossar) :
Bir şeyi yerli yerine koymak. Kendi mülkünde olanı kullanmak. (Bkz. Adâlet)Âlemleri yaratan Allahü teâlâ hâkimler hâkimi, her şeyin asıl sâhibi ve tek hâlıkı(yaratıcısı)dır. Allahü teâlâ mutlak adâlet sâhibidir. Onun için insanlara gönderdiği en son ve enkâmil (üstün ve eksiksiz) dinde mutlak adâlet vardır. (Harputlu İshâk Efendi)