Özgürlük.
Özgürlük.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Hürriyet, Fr. Liberte, Al. Freiheit, İng. Liberty, İt. Liberta). Bilincine varılmış ve böylelikle egemen olunmuş zorunluk... Özgürlük kavramı, tarihsel süreçte pek uzun bir süre, zorunluk kavramı karşıtı olarak ve idealist bir anlayışta yorumlanmıştır. İnsanlar özgürlüğü ilkin eşit olmak anlamında düşünmüşlerdir. Özgür insan, köle olmayan, başkalarına bağlı bulunmayan ve böylelikle de başkalarıyle eşit bulunan insandır. Özgürlük, bu temen anlamında, başkalarının istediğini değil, kendi istediğini yapabilmektir. Özgürlük ilkin, toplumsal bağlılıklar karşısında, siyasal bir anlamda dilegelmiştir. Anlam, giderek genelleşmiş, cansız sayılan cisimler için de kullanılmaya başlamıştır. Örneğin, bir taşın boşlukta özgürcü düşeceği söylenmiştir. Daha sonra, siyasal anlam büsbütün gelişmiş, insanların toplumla ve devletle bağlantılarını düzenlemeye çalışmıştır. Özgürlüğün içyapısındaki eşitlik, bu alanda daha da belirmektedir. İnsanlar, toplumsallıkları içinde, eşit olmak özgürlüğünü dilemişlerdir. Özgürlük kavramının, insanların iç bağımsızlığını dilegetiren psikolojik ve töresel bir anlama dönüşmesi çok daha sonradır. İnsan, önce eşitliğini yitirerek köleleşmiş, sonra da köleliğin bilincine vararak özgürlüğü düşünmüştür... Fransız düşünürü Montesquieu (1689-1755) özgürlüğün serüvenini şöyle anlatmaktadır: Özgürlük sözcüğü kadar çeşitli anlam verilmiş, onun kadar insan kafasını yormuş başka bir sözcük yoktur. Kimileri, özgürlüğü, önceden kendisine sınırsız bir zor kullanma yetkisi verilmiş kişiyi düşürmekteki kolaylık anlamına almışlar, kimileri de boyun eğecekleri kişiyi seçmek yetkisi sanmışlardır. Başkaları silahlanmak ve zor kullanmak hakkı olarak benimsemişler, daha başkaları da yapacakları yasalarla yönetilmek anlamını vermişlerdir. Bir ulus da, uzun bir süre, özgürlüğü sakal bırakmak yetkisi saymıştır. Kimileri bu adı bir hükümet biçimine vererek öteki hükümet biçimlerini ondan yoksun bırakmışlardır. Demokrasinin tadını alanlar demokrasiye, monarşiden yararlananlar monarşiye mal etmişlerdir. Sözün kısası, herkes, kendi geleneklerine ya da eğilimlerine uygun düşen hükümet biçimine bu adı verip işin içinden sıyrılmıştır. Sonunda, demokrasilerde ulus her istediğini yapıyormuş göründüğünden, özgürlüğü demokrasiye yakıştırmışlar, ulusun yetkisiyle lözgürlüğünü birbirine karıştırmışlardır... Montesquieu'ye göre özgürlük, yasaların izin verdiği her şeyi yapabilmek hakkıdır. Siyasal özgürlüğü sadece anlayasayla ilgisi bakımından incelemek yetmez. Bir de bu özgürlüğü vatandaşla olan ilgisi bakımından belirtmek gerekir. Burada özgürlük, kişinin duyduğu güvenlik ya da güvenliği üstüne edindiği kanıdır. Mal ve mülkün insanlar arasında bölüşülmesine izin veren yasa, bölüşen insanlardan bir bölümünün bölünen mallar arasına konulmasına izin vermez. Kölelik, doğal hukuka olduğu kadar medenî hukuka da aykırıdır... Özgürlük kavramı gerçek dilegetirilişini eytişimsel özdekçilikte bulmuştur. Özgürlük ve zorunluk birbirleriyle bağımlı olarak insanla doğanın ve toplumun nesnel yasaları arasındaki ilişkiyi dilegetiren kavramlardır. Özgürlük, bireysel ve törebilimsel bir irade işi değil, insanın bu ilişkisinde gerçekleşen bir bilinçlenme ve bilgi işidir. İnsan, zorunluğun yasalarını bilip tanıdıkça onlara egemen olur ve özgürleşir. Örneğin, yıldırımın ne olduğunu ve onu meydana getiren doğal nedenleri bilmeyen insanlar, bu doğa olayı karşısında özgür olamazlardı, yıldırımın tepelerine düşmemesi için talihlerine sığınmaktan başka yapabilecekleri hiç bir şey yoktu. Ama bu doğal zorunluğu tanıyıp nedenlerini keşfettikten sonra, yıldırımsavarlar yaparak bu zorunluğa karşı özgürleştiler. bkz. Zorunluk, İrade, İradecilik, Törebilim.