KANÂAT
KANÂAT
(Islamic Glossary) :
Yeme, içme ve barınacak yer husûsunda bileğin emeği, alın teri ile kazanılana râzı olmak,başkasının kazancına göz dikmemek. Kanâat, çalışmayıp, sâdece eline geçeni kullanmak,tembel oturup, başka bir şey aramamak değildir. Aksine hırslı hareketlerde n kaçınıp, gönülhuzûru ile yaşamaktır.Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum! Emir ettiğim farzları yap, insanların en âbidiolursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın verâ sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâateyle, insanların en ganîsi (en zengini) olursun, kimseye muhtâc kalmazsın (Hadîs-ikudsî-Berîka)İslâmiyet ile şereflenen, hayâtı için yetecek nafakaya sâhib olan ve bunda kanâat edenkimseye ne mutlu. (Hadîs-i şerîf-Nisâb-ul-Ahbâr)Kanâat tükenmez bir hazînedir. (Hadîs-i şerîf-Nihâye)Kanâat eden azîz, tama' eden (dünyâ lezzetlerini haram yollardan arayan) zelîl olur.(Hadîs-i şerîf-Nihâye)Kim kanâat ederse, geçimi iyi olur. Kim tama' ederse, (dünyâ lezzetlerini haram yollardanararsa) geçim sıkıntısı çeker. (İbn-i Cevzî)