RIDVÂN
ALEYHİMÜRRIDVÂN
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Null
Bî'at-ı Rıdvân
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Hudeybiye'de Semûre ismindeki ağacın altında 400 Eshâb-ı kirâmın Peygamber efendimize,emirlerini kayıtsız şartsız yerine getireceklerine dâir verdikleri söz.Kur'ân-ı kerîmde Bî'at-ı Rıdvân yapanlar hakkında meâlen buyruldu ki:Andolsun ki, Allahü teâlâ, seninle o ağacın altında bî'at ettikleri vakit mü'minlerdenrâzı olmuştur. (Feth sûresi: 18)Ağaç altında gerçekten bî'at edenlerden hiç biri, Cehennem'e girmeyecektir. (Hadîs-işerîf-Tezkiye-i Ehl-i Beyt).
RIDVÂN
(İslami Terminlər Lüğəti) :
1. Allahü teâlânın râzı olması, beğenmesi.Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:Muhammed (aleyhisselâm) Allahü teâlânın peygamberidir ve O'nunla birliktebulunanların (yâni Eshâb-ı kirâmın) hepsi kâfirlere karşı şiddetlidirler. Fakat birbirlerinekarşı merhâmetli, yumuşaktırlar. Bunları çok zaman rükû'da ve secdede görürsünüz.Herkese dünyâda ve âhirette her iyiliği, üstünlüğü, Allahü teâlâdan isterler. Rıdvânı daisterler. Çok secde ettikleri yüzlerinden belli olur... (Fetih sûresi: 29)Allahü teâlâ Cennet'tekilere; "Ey ehl-i Cennet!" diye hitâb eder. Onlar da; "Lebbeyk(buyur) ey Rabbimiz!" derler. Allahü teâlâ da; "Kavuştuğunuz bu nîmetlerden râzımısınız?" buyurur. Cennet'tekiler; "Nasıl râzı olmayalım ki, sen bize mahlûklarınıniçinden hiçbirine vermediğin nîmetleri verdin" derler. Cenâb-ı Hak; "Size bundan dahaiyisini vereyim mi?" buyurur. Onlar da; "Ey Rabbimiz! Bundan daha iyisi ne olabilir?"diye memnûniyetlerini arzederler. Bunun üzerine Allahü teâlâ; "Size Rıdvânımı vereceğimve bundan sonra da ebedî olarak size gazab etmeyeceğim." buyurur. (Hadîs-işerîf-Riyâz-üs-Sâlihîn)2. Cennet meleklerinin büyüğü, başı, reisi.Cennet her sene Ramazan ayının gelmesi ile süslenir. Ramazanın ilk gecesi olunca,Arş'ın altında mesîre adında bir rüzgâr esip, Cennet ağaçlarının dallarını, budaklarını,kapılarının halkalarını sallar. Dinleyenlerin hiç duymadıkları güzel sesler onlardanduyulur. Bu hâlde hûrîler (Cennet kızları) süslenip Cennet'in yüksek yerinde durup, biziAllahü teâlâdan istiyecek kimseler nerededir, bizi alsın" diye seslenirler. Sonra Rıdvân'a;"Bu gece hangi gecedir?" derler. Rıdvân; "Bu gece, Ramazan ayının ilk gecesidir.Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden oruç tutanlara Cennet kapıları açılır" diye cevapverince, Allahü teâlâ; "Ey Rıdvân! Cennet kapılarını aç" buyurur. (Hadîs-işerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn)
RIDVÂNULLAHİ TEÂLÂ ALEYHİ
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Daha çok Eshâb-ı kirâmın isimleri anılınca söylenen; "Allahü teâlânın rızâsı onlar üzerineolsun" mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. Bir kişi için rıdvânullahi teâlâ aleyh, iki kişi içinrıdvânullahi teâlâ aleyhimâ denir.Bütün duâlar, iyilikler, Allahü teâlânın peygamberi ve en sevdiği kulu, insanların herbakımdan en güzeli, en üstünü olan Muhammed aleyhisselâma ve Ehl-i beytine (akrabâsına) veEshâbına (arkadaşlarına) rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn ve bunları se venlere ve izlerindegidenlere olsun. (İmâm-ı Rabbânî)
ŞECERE-İ RIDVÂN
(İslami Terminlər Lüğəti) :
628 (H.6) senesinde yapılan Hudeybiye andlaşmasından önce Medîneli müslümanların,altında Peygamber efendimize ve İslâm dînine bağlı kalacakları husûsunda bağlılık yemîniettikleri ağaç.Hudeybiye andlaşması imzâlanmadan önce Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemanlaşma şartlarını görüşmek ve konuşmak üzere hazret-i Osman'ı Mekkeli müşrikler tarafınagönderdi. Müşrikler, hazret-i Osman'ın anlaşmayla ilgili tekliflerini kab ûl etmedikleri gibi, onualıkoydular. Bu haber, Eshâb-ı kirâma Osman şehîd edildi diye ulaştı. Durumu işitenPeygamber efendimiz de, çok üzüldü ve buyurdu ki: "Bu haber doğru ise, bu kavimleçarpışmadıkça buradan ayrılmayacağız" Sonra orada bulunan Semûre ağacının altınaoturup; "Allahü teâlâ bana bîat etmenizi emr etti" buyurarak Eshâbını bîate dâvet etti.Eshâb-ı kirâm da, Peygamber efendimizin eli üzerine ellerini koyarak; "Allahü teâlâ sana zaferihsân edinceye kadar önünde çarpışa çarpışa fethi gerçekleştirmek veya bu uğurda şehîd olmaküzere bîat ettik" diye söz verdiler. Peygamber efendimiz Şecere-i rıdvân adı da verilen Semûreağacının altındaki bîattan çok memnun oldu. (Abdülhak-ı Dehlevî, Senâullah Pâni Pütî)