Kötümserlik.
Kötümserlik.
(Dizionario filosofico) :
(Os. Bedbinlik, Fr. Pessimisme, Al. Pessimismus, İng. Pessimism, İt. Pessimismo). Genel olarak her düşünce ve eylemi kötü yanından almak eğilimi, özel olarak Alman düşünürü Schopenhauer'in öğretisi... Alman düşünürü Arthur Schopenhauer'e (1788-1860) göre evren, birbirlerini sonsuz olarak yiyenlerin yeridir. Acı, sevinçten çoktur. Var olmak, acı çekmek anlamını taşır. Hiç doğmamış olmak, doğmuş olmaktan çok daha iyidir. Olumlu mutluluk sonsuz bir kuruntudur. İnsan, olsa olsa olumsuz bir mutluluğa erişebilir ki bu da acıların kısa sürelerle azalmasından başka bir şey değildir. Bunun içindir ki cinsel sevişme ve üreme büyük bir kötülüktür. Bilincimiz bu kötülğün utancını taşır. Evlenme, kendini yenmek gücünü gösteremeyenlere, acıkmaktan ötürü verilmiş bir izindir. İsa'nın babasız doğuşunun ince anlamı buradadır. Çünkü İsa, böylesine utanç verici bir kötülüğü işleyen bir adamın oğlu olamazdı. Düşünce gücümüz, tutkularımızın eğilimlerimizin boşluğunu anlamak içindir. Bunu anladıktan sonra vazgeçme'lere yöneliriz. İçimizde, çevremizdekilere karşı bir acımadır başlar. Tüaze (adalet) duygumuz gelişir. Erdem denmeye değer tek eğilim acımak'tır. Acımak'tan başka erdem adına bürünen bütün değerlerin gizli amacı, yaşama ve var olma isteğidir. Acımak, her türlü bencil tutkunun dışında bir eğilimdir. Gülmek ve ağlamak gibi acımak da insana özgüdür, insan acır ve büsbütün mutsuzlaşır. İnsanın ana duygusu bencilliktir. Bütün insanlarda bir öz ortaklığı, bir başlangıç birliği bilinci vardır. Bu bilinç, kendini açığa vurmadan, insanlarda evrensel bir acıma duygusu uyandırır. Özgecilik (diğergâmlık), bu acıma duygusunun sonucudur... Alman düşünürü Nietszche, Schopenhauer'in iradeciliğini (volontarizm) eleştirerek iradecilikle kötümserliğin birbirlerine karşıt bulunduklarını ve hiç bir zaman bağdaşamayacaklarını göstermiştir. Schopenhauer'in zorunlu sonuç olarak kötümserliğe varması, iradeciliği idealist bir yapıda gerçekleştirmeye çalışmasından ötürüdür... XVII. yüzyıl Fransız düşünürlerinden La Rochefoucault (Prens de Marcillac) da bu açıdan kötümsercidir. La Rochefoucault'ya göre bencillik kolundan tutmasa, erdem pek uzaklara gidemezdi. Bir kötülüğüne rastladığımızda şaşmamız gereken tek insan yoktur. Bir kötülüğe tutulmamıza engel olan şey, birçok kötülüklerimiz oluşudur. Dürüst sayılan insanlar, kötülüklerini hem başkalarından, hem kendilerinden gizleyebilenlerdir. Yaptığımız iyilikler, ceza görmeden kötülük yapabilmemiz içindir. İyilik, tembellikle iradesizliktir. Küçük suçlarımızı açıklayışımız, büyük suçlarımız olmadığına herkesi inandırailmek içindir... Antik çağ Yunan düşüncesinde de Kirene okulundan Hegesias, hazcılıktan (hedonizm) yola çıkarak kötümserliğe varmıştır. Hegesias'a göre acılar hazlardan çoktur, öyleyse yaşamanın ereği olan haz ne etsek gerçekleşemeyecektir. Olumlu mutluluk mümkün değildir, bilgelikle ancak olumsuz mutluluğa (acısızlık) erişilebilir. Öyleyse bilge olmayanlar, böylesine olumsuz bir mutluluğu bile elde edemeyecekleri için, kendilerini öldürmelidirler. bkz. Kötü, Kötülük, İyimserlik.