Rönesans.
Rönesans.
(Philosophical Dictionary) :
Avrupa kültüründe XIV. yüzyılın sonlarına doğru, birkaç yüzyıldan beri yavaş yavaş oluşmakta olan yeni bir hayat görüşü elle tutulurcasına belirmeye başlamıştır. Burjuva sınıfı, feodal düzen içinde varlığını belli edecek kadar güçlenmiş bulunuyordu. Batı ve Orta Avrupa'da boy göstermeye başlayan bu yeni sınıf, kendisiyle birlikte kendi gelişmesi için gerekli koşulları da oluşturuyordu. Her şeyden önce derebeylik düzenin dayanağı olan kiliseyi sarsmak gerekiyordu. Oluşan yeni ekonomik rdüzen, ortaçağ devleti bütünlüğünü dağıtarak ulusallaşmayı zorunlu kılmıştı. Jean Buridanus (1300-1358) ve Nicalaus Oresmius (1323-1382) gibi ekonomi bilginleri yetişmeye başlıyordu. Bunlar, ekonomiyi dinden ayırarak bağımsızlığa kavuşturacak nitelikte yapıtlar veriyorlardı. Kısa bir süre sonra, derebeyliği güçlendiren Roma kilisesinin yerine Luther ve Calvin'in getireceği, burjuva kapitalizminin temellerini atmak üzere, Protestanlık geçecekti. Ekonomik ilişkiler, tarihsel diyalektik gereği, yeni bir altyapı hazırlıyorlardı. Bu altyapı; üstyapının din, devlet, eğitim, ideoloji gibi bütün değerleriyle karşılıklı etkileşerek yeni bir dünya doğuruyordu. Bu yeni doğuşa Rönesans (Fr. Renaissance) adı verildi... Tarihçiler, Rönasansı, antik çağ üstüne yapılan incelemelerin yenilenmesi olarak tanımlarlar ve Türklerin İstanbul'u aldığı tarih olan 1453 ya da reformasyonun başlangıç tarihi olan 1517 yılında başladığını yazarlar... Rönesans çağının ayırıcı niteliği, insancılık (ümanizm) akımıdır. İnsancılık, insanın özünü ve evrendeki yerini araştırır. ortaçağın metafizik dünya görüşü, yerini bireyci (endividüalist) dünya görüşüne bırakmıştır. Artık, inanan insanın yerine düşünen insan (uomo singolare) geçmektedir. Bu düşünen insan, kendisine yüzyıllardan beri gözü kapalı olarak öğretilen bütün bilgilerden kuşkulanan insandır (septisizm). Ümanizm, endividüalizm ve septisizm, Rönesansın zorunlu sonuçlarıdır. Derebeylik düzenin ağır baskısı altında ezilen insanlardan bir parçası, kapitalist bir düzeyde, kendi benliklerine kavuşmak yolundadırlar. Nitekim 1789 Fransız ihtilâli, derebeyliğe karşı burjuvazinin şahlanışını belirtecektir. Özgürlük adına yapıldığı söylenen bu ihtilâl burjuvazinin gereklerine uygun bir Napoleon monarşisiyle sonuçlanacaktır. Roger Bacon (1214-1294), XIII. yüzyılda, Sihirbazlık hiç bir şey değildir, çünkü insan aklı doğayı kullanarak her şeyi yapabilir, demişti. Röneesansın insanı, bu sözün doğrultusunda gelişmektedir. Tutkulaşan bir öğrenme gereksinmesi başlamıştır. yeni insan bilgili ve çok yönlüdür. Hem devlet adamı, hem düşünür, hem yazar, hem dilci, hem müzikçi, hem ressamdır. Irk, kavim, parrti lonca ve aile bağlarından kopmuştur. Başkalarına benzemeye değil, benzememeye çalışmaktadır. ortaçağın kişiliklere yer vermeyen dinci üniversalizminin tepkisi olarak, yeni insan kişilik peşindedir. ortaçağda sınıfların, loncaların, ırkların olan ün artık kişilerin eline geçmeye başlamıştır. Dante'nin, Petrarca'nın, Bocaccio'nun ünleri İtalya'nın sınırlarını aşarak bütün Avrupa'ya yayılmaktadır. Ortaçağda şövalye sınıfına özgü bulunan ozanlık, artık halkın malı olmaya yönelmiştir. Ressam Giotto (1266-1336), İtalyan güzellerini Meryemleştirmekte; mimar Brunelleschi (1377-1446) gotik sanatı yıkmaktadır. İtalya'da eski Yunan'ın kent devletleri tipinden kent-devletler oluşmaya başlamıştır. Yeni insan yeni kentleri doğurmuş, yeni kentler de yeni ulusları uyandırmıştır. Ortaçağda bilgileri, görüşleri, dilleri ortak olan bütünsel Avrupa toplumu yeni uyanan ulus bilinciyle oluşarak birbirinden ayrılmakta ve ulusal özelliklerine kavuşmaktadır. Yeni insan, kendini bulduğu gibi dünyayı da bulmaya başlamıştır. Marco Polo (1254-1323) Moğol dünyasına dalmakta, Christophe Colombe (1451-1506) Doğu Hindistan'a açılmaktadır. Bilim doğasal deneylere yönelmekte, kozmografyanın deniz yolculuklarıyle ilgisi kurulmaktadır. Botanik ve zooloji dev adımlarıyle gelişmektedir. Yeni insan çevresini didiklemeye başlamıştır. Çünkü şuna inanmaktadır: İnsan aklı her şeyi çözebilir. bkz. Rönesans Felsefesi, Reformasyon.